İnsanın, hayvanlarla (insan olmayan varlıklarla) olan ilişkisi tarih boyunca üzerine düşünülen ve tartışılan bir konu olmuştur. Bazı düşünürler bu süreçte insanı tarihin öznesi olarak konumlandırırken bazıları da bu durumun hayvanları araçsallaştırdığını belirterek, eleştirmiştir. Özellikle Descartes’in hayvanları mekanik varlıklar olarak görmesinden bu yana çevre ahlakını benimseyen bazı düşünürler insanların diğer türlerle geliştirmiş olduğu ahlaki tutum ve değerleri de sorgulamaya başlamıştır. Bu sorgulamalar içinde en bilindik olanı hayvan haklarıdır. Hayvan haklarına ilişkin tartışmalar tarih sahnesinde insanın özne olarak kabulünün, bu insan merkezci tutumun hayvanlara verdiği zarar ve tahakküm üzerinden gelişir. Bu şiddet ve zarara karşı nasıl duyarlılık kazandırılacağı ve bunun akılsal zeminin nasıl inşa edileceği sorgulanır. Hayvanların hakları olması ve ahlaki bir düzlemde tartışılmasına ilişkin olanakların oluşturulması talep edilir. Bu çalışmada kısaca felsefe tarihi boyunca filozofların hayvanı nasıl konumlandırıldığı ve bu konumdan rahatsız olan hayvan etiği savunucularının görüşlerine yer verilecektir. Bu bağlamda hayvan hakları yasalarla belirlenmeli midir? Hayvanlar etik özne olarak konumlandırılabilir mi? Sorularına yanıt aranacaktır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Uygulamalı Etik |
Bölüm | Research Article |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 30 Haziran 2024 |
Yayımlanma Tarihi | |
Gönderilme Tarihi | 26 Mart 2024 |
Kabul Tarihi | 26 Haziran 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Sayı: 42 |