Akıl yürütebilen/eyleyen modern öznenin pratik amaçlarını gerçekleştirmek
ve en yüksek faydayı sağlamak için aklı araçsallaştırma süreci, öznenin
ve tüm ilişkilerinin nesneleşmesi (şeyleşme) ile sonuçlandı. Şeyler’in
kurgusal evreninde kendisi kurgusal bir şey’e (birey) indirgenen öznenin
durumu, sanatın/dramın konusu olduğunda, “düşünüyorum o halde varım”
ya da “düşünüyorum, eyliyorum o halde varım” önermeleri geçerliliğini
sürdürebilir miydi? Gerçekçi dramı karakterize eden bu akılcı önermeler
ve dramın realist araçları, hem düşünsel hem de estetik bakımdan,
eserlerinde en radikal biçimiyle nihilizmin ötesindeki bir solipsist (ben
varlıkçı) strateji ile varoluşu sorgulayan Samuel Beckett tarafından aşıldı.
Bu bağlamda bildiride; mistik ve modern solipsizmin etkisinin Beckett’in
sanatındaki analitik ve indirgemeci dil/anlam/devinim stratejilerini
oluşturması gösterilmeye çalışılacaktır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Mart 2007 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2007 Cilt: 23 Sayı: 23 |