etimolojik olarak, bir varlık3 sorunudur, var-lık. Öz, benim ilgimi çekiyor çünkü içinde sosyolojik hiçbir şey yoktur. Diğerlerinden aldığınız, dışarıdan gelen, öğrenilen bir şey değildir. Örneğin vicdan, öze ait bir şeydir: topluma ait ahlaki kodlardan farklıdır. Eğer ahlaki kodu ihlal ederseniz, kendinizi suçlu hissedersiniz ve içinizde konuşan, toplumun sesidir. Fakat vicdana aykırı bir hareket yaparsanız, vicdan azabı duyarsınız – bu, sizinle kendiniz arasındadır, sizinle toplum arasında değil. Çünkü sahip olduğumuz neredeyse her şey toplumsaldır, ama öz, küçük bir şey gibi görünse de yalnızca bize aittir. Yetmişli yıllarda, Sudan’da, Kau köylerinde hâlâ genç savaşçılar vardı. Bütünüyle organikleşmiş bir savaşçıda beden ve öz ozmos halindedir: onları ayırmak mümkün değilmiş gibi görünür. Ancak bu hal kalıcı değildir: uzun sürmez. Zeami’nin sözleriyle, bu, gençliğin çiçeğidir. Bununla beraber, yaş ilerledikçe, beden-ve-öz’den özün bedenine geçmek mümkündür. Bu bir şekilde herkesin görevi olan zorlu bir evrimin, kişisel bir değişimin neticesidir. Anahtar soru şudur: Süreciniz ne? Ona sadık mısınız yoksa onunla kavgalı mısınız? 2 Eski Roma’da başkahin ya da yüksek rahipler okulu üyesi.3 being Zaman içinde gelişen (ya da sadece açılıveren – hepsi bu) süreç her bireyin kaderi gibidir, kendi kaderidir. Öyleyse: kendi kaderinize teslim olmanın niteliği nedir? Kişinin yaptığı eğer kendisiyle uyum içindeyse, eğer yaptığından nefret etmiyorsa, süreci yakalar. Süreç öze bağlanır ve özün bedenine giden yolu gösterir. Savaşçı kısa süren beden-ve-öz ozmosundayken, kendi sürecini yakalamalıdır. Sürece uyumlandığında, beden dirençsizleşir ve neredeyse saydamlaşır. Her şey aydınlıktadır, her şey göz önündedir. İcracıyla birlikte icra, neredeyse süreç haline gelir
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Aralık 2004 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2005 Cilt: 20 Sayı: 20 |