Osmanlı Devletinin kuruluşundan yıkılışına kadar geçen altı asırlık dönem hadis şerh tarihi bakımından olgun ve geç döneme denk gelmektedir. Nevevî, Kirmânî, İbn Hacer ve Aynî gibi hadis şerh tarihinin en önemli şarihlerinin eserlerini verdiği olgun dönem, zengin içerikli şerhlerin yazıldığı, hadis şerhinin kendine müstakil bir alan açma çabasının görüldüğü ve bir tanıma kavuştuğu zaman dilimidir. Hicrî onuncu asır itibariyle Suriye, Mısır ve diğer İslam coğrafyasının büyük bir kısmı Osmanlının hâkimiyeti altına girmiş olsa da, Osmanlı hadis şerhçiliğini Anadoluda ortaya konan eserler ile bu eserlerin içerik ve tarzı bakımından tasvir etmek uygun görünmektedir. Yazılan şerhlerin, Osmanlının kuruluşundan uzun bir süre sonra yaygınlaşan medrese ve dârul-hadîslerin ders müfredatında yer alan hadis eserleri ile gayr-i resmî ders meclislerinde okutulan eserler üzerinde yoğunlaştığı dikkat çekmektedir. Makalede, Osmanlı şerhlerini örneklemesi bakımından ele alınan Molla Gürânînin, Kemâhînin ve Birgivînin şerhlerinde Osmanlı eğitim tarzının yansımaları görülmektedir. Dil, belagat ve mantık ilminin verileri sözü edilen şerhlerde yoğun bir şekilde istihdam edilmiştir. Bununla birlikte her üç şerhte de, Nevevî, İbn Hacer ve Aynî gibi olgun hadis şerhi döneminin en önde gelen şarihlerinin eserlerinde görülen hadis birikimi, yani hadislerin tariklerine ilişkin bilgilerin aynı düzeyde istihdam edilemediği söylenebilir.
The period of the Ottoman Empire corresponds to what might be called the mature and the last term in the historical evolution of hadīth commentary. During the mature period the most important commentators of hadīth such as al-Nawawī, al-Kirmānī, Ibn Hajar and al-Aynī wrote their books. It was such a period that voluminous commentaries were written, and writing hadīth commentaries became a separate field and gained its definition. Although Syria, Egypt, and a majority of other Islamic lands were under Ottoman dominance by the tenth/sixteenth century, it seems plausible to depict an Ottoman style in hadīth commentary through the works put forth in Anatolia with special reference to their content and style. Hadīth commentaries focused on hadīth works studied in madrasas and dār al hadīths which become widespread after a certain period from the foundation of the Ottoman Empire, and to a some extent on some other works taught in the non-formal courses. In this essay, reflections of the Ottoman training style are studied through the comments of Molla Gurānī, al-Kamāhī and Birgivī which can be regarded as the representatives of Ottoman commentaries. Data of language, rhetoric and logic were used intensely in these commentaries. On the other hand, none of this three comments has reached the perfection which can be seen in some previous leading commentaries of the mature period of hadīth commentary such as an-Nawawī, Ibn Hajar and al Aynī, in the sense of elaborating on the different variants of a hadīth and the transmitters in them.
Diğer ID | JA57PC58EY |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Mayıs 2013 |
Gönderilme Tarihi | 1 Mayıs 2013 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2013 Sayı: 21 |