Her ne kadar üniversite seviyesindeki hadis öğretiminin başlangıcı Dârülfünûn’daki
Ulûm-i Âliyye-i Dîniyye Şubesi’ne kadar götürülebilirse de, bu yöndeki en önemli
gelişmenin 1924’de “İlâhiyat Fakültesi”nin açılması olduğu söylenebilir. Bu fakültedeki
hadis hocalarından Ahmet Hamdi Akseki ve İzmirli İsmail Hakkı’nın Batı dillerine
vâkıf olmaları nedeniyle Batı’daki İslâm araştırmalarından haberdar oldukları
anlaşılmaktadır. Fakat çalışmaları incelendiğinde, Alois Sprenger ve Ignaz Goldziher
gibi önde gelen oryantalistlerin eserlerine atıfta bulunmadıkları ve dolayısıyla söz
konusu sahadaki bilgilerinin sınırlı olduğu görülmektedir. 1933’te ilâhiyat fakültesinin
kapanmasının ardından hadis araştırmaları ve oryantalizm irtibatı açısından kayda
değer gelişme Alman akademisyenlerin Türk üniversitelerine davet edilmesi olmuştur.
Daha öncesinde 1925’te Dârülfünûn’da Alman akademisyenler görevlendirilmişse de,
İstanbul’da kısa süreli ikametleri nedeniyle etkili olmadıkları söylenebilir. 1933’de
gelen akademisyenler ise daha uzun süreli kalmışlar ve Türkiye’de yükseköğretimin
şekillenmesinde etkili olmuşlardır. Meselâ, Helmut Ritter bu akademisyenler arasındadır
ve Türkiye’deki en önemli hadisçilerden Fuad Sezgin onun danışmanlığında
doktora çalışmasını sürdürmüştür. 1949’da Ankara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi’nin
açılmasıyla Tayyip Okiç’in teşviki ve etkisi neticesinde ilk nesil hadisçiler Batı’daki
hadis araştırmalarını takip etmeye ve çalışmaya başlamışlardır. Fakat bu çalışmalar
diğer fakültelerde sürdürülmemiş ve ancak 2000’lerden sonra sahada bir canlanma
yaşanmıştır.
Hadis oryantalizm İlâhiyat Fakültesi yükseköğretim Dârülfünûn.
Even though hadīth education at the university level might be taken back to Ulūm-i
Âliyye-i Diniyye Branch at Dārulfunūn, it can be said that the most important
development in this respect was the opening of the Faculty of Divinity in 1924. As for
the hadīth professors at this faculty, it seems that Ahmet Hamdi Akseki and Izmirli
Ismail Hakki were aware of the Islamic Studies in the West through their fluency in
Western languages. However, close examination of their works shows that they did
not refer to pioneer works of orientalists such as Alois Sprenger and Ignaz Goldziher,
and accordingly their knowledge in this field were limited. After the closing of the
Faculty of Divinity in 1933, the most noteworthy development in terms of hadīth
studies and orientalism was the invitation of German scholars to Turkish universities.
Although in 1915 twenty one German professors was appointed to Dārulfunūn as
faculty members, it can be said that due to their short stay in Istanbul their influence
was also limited. The scholars who came to Turkey in 1933 stayed for longer periods
and took part in shaping of the Turkish higher education. Helmut Ritter was among
these scholars, and Fuad Sezgin, one of the most important hadīth scholars of Turkey,
carried his doctoral studies under his supervision. With the opening of Ankara Faculty
of Theology in 1949 the first generation hadīth scholars through the encouragement
and impact of Tayyip Okiç started to study hadīth scholarship in the West. This line
of study was not carried on at other faculties until a revival in this field has occurred
in 2000s.
Hadīth orientalism Faculty of Divinity higher education Dārulfunūn.
Diğer ID | JA24EY27NC |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Mayıs 2013 |
Gönderilme Tarihi | 1 Mayıs 2013 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2013 Sayı: 21 |