Tarihin tanımını meydana getiren önemli bileşenler vardır. Bunlar; yer, zaman, insan, neden-sonuç, tarafsızlık ve belgelere dayandıralabilirliktir. Tarihin tanımındaki bu kavramlardan mesnetsizliğin silinmesi için en zaruri olanı, belgelerin ortaya konulmasıdır. Tanımdaki belgeler ilk aşamada akla evrak dediğimiz sayfaları akla getirse de geniş manada kastedilen esasında kaynaklardır. Her tarihi bilgi temelde bazı kaynaklara dayanarak geçerliliğini kazanır. Bu nedenle tarih ilminin beslendiği kaynak havzasının her daim iyi bilinmesi ve üzerinde kâfi derecede etüt yapılmış olunması gereklidir. Hele “ben tarihçiyim” diyenlerin kaynaksız ifade kullanması; kendilerini masalcı pozisyonuna düşürebileceği gibi, gerçeklerle sağlanan itibarlarının da ortadan kalmasına neden olur. Ülkemizde doğrudan kaynakları hedef alan çalışma sayısında yetersizlik göze çarpmasına rağmen; kaynakları merkeze alan eserlerin hiç yazılmadığı da savunulamaz. Geçtiğimiz günlerde kitapçı raflarındaki yerini alan, Abdülkadir Özcan’ın “Osmanlı’da Tarih Yazımı ve Kaynak Türleri” isimli eseri önemini vurguladığımız Osmanlı kaynaklarının üzerine yoğunlaşmakla beraber, Osmanlı Devleti’ndeki tarih yazımının geçmişini de açıklığa kavuşturur.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Tanıtımlar |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 5 Ocak 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Cilt: 7 Sayı: 1 |
Journal of History Critique