Bu makale, tarih yazımında ötekilik (otherness) ve ötekileştirme (othering) kavramlarının kuramsal olarak ayrıştırılmaması durumunda etik temsilde ciddi sorunlar doğduğunu ileri sürmektedir. Ötekilik, kimliklerin toplumsal farklılık temelinde kurulmasını sağlayan yapısal bir unsurken; ötekileştirme, bu farkın hiyerarşik ve dışlayıcı biçimde yeniden üretildiği bir söylemsel süreçtir. Makalenin temel argümanı, etik tarihçiliğin yalnızca dışlanan grupları görünür kılmakla sınırlı kalamayacağı; görünürlüğün nasıl, hangi araçlarla ve hangi tarihçi konumlanışıyla üretildiğini sorgulayan bir yazım pratiği olması gerektiğidir. Türkiye tarih yazımında Aleviler, Kürtler, kadınlar ve çocuklar gibi grupların temsili örneğinde, bu görünürlüğün çoğu zaman indirgemeci anlatılarla sağlandığı; temsildeki adaletsizliklerin ise hem arşivsel sessizliklerden hem de tarihçinin anlatı tercihinden kaynaklandığı gösterilmektedir. Mikro tarih, feminist teori ve hermenötik yorum ekseninde geliştirilen çözümleme, etik tarihçiliğin yalnızca bir yöntem meselesi değil, aynı zamanda politik ve yorumlayıcı bir sorumluluk olduğunu savunur.
Etik tarihçilik ötekilik ötekileştirme temsil epistemoloji tarih yazımı
Bu makalenin tüm etik ve telif kurallarına uygun olarak hazırlanmıştır. Çalışma için etik kurul onayı gerekmemektedir.
Dergiye gönderdiğim yazı için herhangi bir çıkar çatışması bulunmamaktadır. "Yazar çıkar çatışması olmadığını beyan eder."
Çalışma herhangi bir kurum veya kuruluş tarafından desteklenmemiştir.
This article argues that the failure to conceptually distinguish between otherness and othering in historical writing leads to serious ethical problems of representation. While otherness is a constitutive aspect of social identity formation, otheringrefers to the discursive process of hierarchical exclusion. The central claim of the article is that ethical historiography cannot be reduced to a mere inclusion of marginalized groups; rather, it must interrogate how visibility is produced, through which methods, and from what positionality. Through the cases of Alevis, Kurds, women, and children in Turkish historiography, the article demonstrates that these groups have often been rendered visible through reductive narratives, shaped by archival silences and the historian’s own narrative choices. Drawing on microhistory, feminist theory, and hermeneutic analysis, the article contends that ethical historiography is not just a matter of method but a politically and interpretively engaged practice that requires a constant reflection on the conditions and limits of representation.
Ethical historiography otherness othering representation epistemology historical writing
| Birincil Dil | Türkçe |
|---|---|
| Konular | Tarihyazımı, Tarih Politikası |
| Bölüm | Araştırma/İnceleme |
| Yazarlar | |
| Yayımlanma Tarihi | 23 Haziran 2025 |
| Gönderilme Tarihi | 13 Mayıs 2025 |
| Kabul Tarihi | 14 Haziran 2025 |
| Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Cilt: 7 Sayı: 1 |
Etik Kurul Onayı:
25 Şubat 2020 tarihli ULAKBİM kararı gereği İnsanlar üzerindeki çalışmalar için (yaş sınırlaması olmaksızın) Etik Kurul Onayı alınmış olmalı, bu onay makalenin Yöntem bölümünde belirtilmeli ve imzalı Etik Kurul Onayı makale ile birlikte sisteme yüklenmelidir. 2020 itibariyle bu şartları yerine getirmeyen çalışmalar değerlendirilmeye alınmayacaktır.

Bu eser Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.