Sufis draw attention to the spiritual aspect while describing worships. In their works, they examine the subject under the title of "mystery" and explain the secrets of worship, in other words, its heart-related dimensions. In this sense, while discussing the worship of fasting, they emphasized that the heart should also participate in fasting. In fact, the main purpose of fasting is that the heart is constantly fasting against the massive.
Fasting, as one of the acts of worship that is the purpose of man's creation and the pinnacle of humility towards Allah, means submitting to Allah's commands, staying away from His prohibitions, giving up on the desires of the soul, and even abandoning everything other than Allah. Otherwise, fasting that will be kept away from spiritual depths will remain like a soulless body. Just as a soulless body lacks vitality and joy, fasting that does not affect the heart can consist of starvation, as stated in the hadiths. In this sense, in our article, we will examine the approach of Sufis to fasting within the framework of Sufi classics.
Sûfîler ibâdetleri anlatırken daha çok manevî yönüne dikkat çekerler. Sûfîler ibâdetleri anlatırken daha çok manevî yönüne dikkat çekerler. Eserlerinde konuyu “esrâr” başlığı altında inceleyerek, ibâdetlerin sırlarını bir başka deyişle kalbî boyutlarını anlatırlar. Bu anlamda oruç ibâdetini ele alırken daha çok kalbin de oruca katılmasının gerektiği üzerinde durmuşlardır. Hatta tutulan orucun asıl gâyesi, kalbin sürekli bir şekilde mâsivâya karşı oruçlu olmasıdır.
Onlar, orucun aklî, rûhî ve kalbî açılımları yanında, kişiye güçlü bir irâde kazandırması üzerinde dururlar. Sûfîlere göre oruç, kalp gözünün açılması için varlık içinde yokluğa alıştıran, nefsin esaretinden alıkoyan, takvâ ve sabırla insanı kemâle ulaştıran bir ibâdettir.
İnsanın yaratılış gâyesi ve Allâh’a karşı tevâzunun zirvesi olan ibâdetlerden birisi olarak oruç, Allâh’ın emirlerine boyun eğmek, yasaklarından uzak durmak, nefsin isteklerinden vazgeçmek, hatta Allâh'tan başka her şeyi terk etmek demektir. Oruç sayesinde nefis tezkiye edilir, ahlâk güzelleşir ve takvâya ulaşılır. Derûnî anlamları ve hikmetleri tefekkür edilerek, kalbî boyutlarda da yaşanılması gerekir. Aksi takdirde mânevî derinliklerden uzak olarak tutulacak oruç, ruhsuz bir beden gibi kalacaktır. Nasıl ki ruhsuz bir beden canlılık ve neşeden yoksun ise kalbe etki etmeyen oruç da hadislerde belirtildiği üzere, aç kalmaktan ibâret hâle gelebilir. Bu manada makâlemizde tasavvuf klasikleri çerçevesinde sûfîlerin oruca yaklaşımlarını inceleyeceğiz.
يلفت الصوفيون الانتباه إلى الجانب المعنوي عند وصف العبادات. في مؤلفاتهم يتناولون الموضوع تحت عنوان "السر" ويشرحون أسرار العبادة ، وبعبارة أخرى أبعادها المتعلقة بالقلب. وبهذا المفهوم، عند الحديث عن عبادة الصوم، ركزوا على أن القلب يجب أن يشترك في الصوم . حتى أنهم يجعلون المقصد الأساسي من الصوم هو أن يصوم القلب باستمرار عن غير الله.
ويؤكدون أنه إضافة إلى الجوانب العقلية والروحية والقلبية للصوم فإنه يعطي الإنسان إرادة قوية. والصوم عند الصوفيين هو الذي يعود القلب على الحرمان ليفتح عينيه للتحرر من أسر النفس . إنها عبادة تكمل الناس بالتقوى والصبر.
ان الصوم من أعلى -العبادات التي خلق الله سبحانه وتعالى الانسان لأجلها, وهو: التسليم لأمر الله، والابتعاد عن نواهيه ، والتخلي عن شهوات النفس ، وحتى ترك كل شيء غير الله. بفضل الصوم تُزكّـى النفس ، وتتحسن الأخلاق ، وتتحقق التقوى. في هذه الحالة، من الضروري أن نتأمل معانيه الداخلية وحكمته وأن يعيش في القلب. فإن الصوم الذي يبقى بعيدًا عن الأعماق الروحية سيبقى كجسد بلا روح.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 30 Kasım 2021 |
Yayımlanma Tarihi | 30 Kasım 2021 |
Gönderilme Tarihi | 12 Kasım 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Cilt: 24 Sayı: 48 |
Tasavvuf İlmi ve Akademik Araştırma Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.