Salavât, Hz. Peygamber’in zaman,
mekan veya sayı sınırı getirmeksizin teşvik ettiği, karşılığında türlü
mükafatlara ulaşılacağından bahsettiği bir uygulamadır. Ancak tüm bunların
ötesinde Hz. Peygamber’in, getirilecek salavatların kendisine arz olunacağını söylemesi,
bu uygulamanın Müslümanlar için özel bir anlam kazanmasına sebep olmuştur. Bu
özel anlam, konunun daha ilk dile getirildiği anda ashabın, “Ey Allah’ın Rasulü
salavatlarımız nasıl olur da size arz olunur? Zira siz toprak olmuş
olacaksınız” sorusuyla kendini göstermiştir. Esasen ashab Hz. Peygamber’in
elinde zuhur eden pek çok olağanüstülüğün şahitleri olarak bu tür haber ve
hallerin yabancısı kimseler değillerdir. Ancak bu sefer sözü edilen
olağanüstülük diğerlerinden farklı olarak Hz. Peygamber’in vefatından sonra
meydana gelecek olup sonraki dönemlerde yaşayacak ümmetiyle bir tür irtibat halini
ifade etmektedir. Hz. Peygamber de yöneltilen soruyu “Allah Teâlâ
peygamberlerin vücutlarını (çürütmeyi) toprağa haram kılmıştır” diyerek
cevaplamış, böylece söz konusu arzın her salavatla yaşanacak hakiki bir durum
olduğunu açıklamıştır. Buna göre dünyada yaşayan bir müminin getirdiği salavat,
başka bir varlık boyutunda hayat süren Hz. Peygamber tarafından fiilen alınacaktır.
Bu düşüncenin birçok İslam alimi tarafından da paylaşıldığı hatta toplumsal
düzeyde karşılık bulup benimsendiği görülmektedir. Bu makale Hz. Peygamber’in dile
getirdiği salavatların arzı meselesini ve bu bağlamda ortaya çıkan “Hz.
Peygamber’in vefatından sonra ümmetiyle irtibatının imkânı” konusunu ele alıp ilgili
naslar çerçevesinde değerlendirmeyi amaçlamaktadır.
The salawat is a practice which the prophet Muhammad has encouraged the Muslims to do, for various rewards, without any restriction whatsoever, be it time, place or number. However, the fact that the Prophet has told us, that every salawat will be presented to him, has given a special meaning to this practice for Muslims. This special meaning can be seen in the question of the Sahaba right after the Prophet has made his statement, "O, Prophet of Al-lah, how will you receive our salawats for you will be gone?". Even though the Sahaba were familiar with supernatural events, this one was different, for it meant that the Prophet even after his passing, would always be in contact with the believers. The Prophet’s answer "God has forbid the earth the decay of the Prophets." and his further explanation, has made apparent that this con-tact will be an actual occurence after every salawat. According to this, the Muslim believes that each of his salawat will be received by his Prophet, even after his departion to the other world. This idea is shared by many Islamic scholars and is accepted in the islamic community. This paper examines the reality of the presentations of the salawat, and the possibility of the contact between the believers and the Prophet, in relation to the Prophetic narrations and the Quranic texts.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2019 |
Gönderilme Tarihi | 11 Mayıs 2019 |
Kabul Tarihi | 17 Haziran 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Cilt: 5 Sayı: 1 |