The pivotal role that freedom of expression plays in the establishment of a pluralistic democratic system is undeniable. The mentioned freedom serves society’s right to information by facilitating access to alternative sources of information. However, at this point, the crime of “publicly disseminating information misleading the public” (Turkish Penal Code art. 217/A) has been established in Turkish law through Article 29 of Law No. 7418, dated 12.10.2022. The article in question imposed restrictions on freedom of expression, leading to numerous legal debates in practice. In this study, the constitutionality of the limitation on freedom of expression will be analyzed in detail. This analysis will consider whether the limitation is prescribed by law, pursues a legitimate purpose, is compliant with the requirements of the democratic order of society, and satisfies the compelling social need for restriction. Additionally, the principle of proportionality, including the “chilling effect” caused by the limitation and its impact on the right to remain anonymous, will be examined. This analysis will take into account the decisions made by both the Turkish Constitutional Court and the European Court of Human Rights.
Information misleading the public disinformation restricting by law legitimate purpose the requirements of the democratic order of society
Information misleading the public disinformation restricting by law legitimate purpose the requirements of the democratic order of society
Çoğulcu demokratik sistemin tesis edilmesinde ifade özgürlüğünün oynadığı rol inkâr edilemez. Söz konusu özgürlük, alternatif bilgi kaynaklarına erişimin önünü açarak kamuoyunun bilgi edinme hakkına hizmet eder. Ancak, bu noktada, Türk hukukunda, 12.10.2022 tarih, 7418 sayılı Kanun’un 29. maddesi ile “Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçu” (TCK md. 217/A) ihdas edilmiştir. Adı geçen norm, ifade özgürlüğünü sınırlandırmış ve uygulamada bu durum, birçok hukuki tartışmayı beraberinde getirmiştir. İşte, anılan çalışmada, ifade özgürlüğüne ilişkin sınırlamanın anayasallığı; kanunla öngörülme, meşru amaca yönelme, demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olma, sınırlama konusunda zorlayıcı toplumsal ihtiyaç ve ölçülülük ilkesi (sınırlamanın yol açacağı “caydırıcı etki” ve anonim kalma hakkı üzerindeki etkisi) bakımından Türk Anayasa Mahkemesi ve İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi içtihatları gözetilerek ayrıntılı olarak analiz edilecektir.
Halkı yanıltıcı bilgi dezenformasyon kanunla sınırlama meşru amaç demokratik toplum düzeninin gerekleri
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Anayasa Hukuku |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 24 Haziran 2024 |
Gönderilme Tarihi | 20 Nisan 2024 |
Kabul Tarihi | 25 Mayıs 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 |