Yapay zekâ varlıkları, sosyal ve ekonomik hayatımızı önemli ölçüde etkilemektedir. Bu varlıklar hâlihazırda çevrimiçi alışveriş, sosyal medya, reklamcılık, havacılık, tarım, bankacılık ve finans, siber güvenlik, müşteri hizmetleri ve otomotiv gibi birçok sektörde kullanılmaktadır. Yapay zekâ varlıklarının sosyal, ekonomik ve çevresel kalkınmaya birçok açıdan devrim niteliğinde değişiklikler getirmesi, mevcut hukuk kurallarının kendilerine nasıl uygulanacağı konusunda beklenildiği gibi hukuki belirsizlikler yaratmaktadır. Bu belirsizlikleri açıklığa kavuşturmak ve yapay zekâ ile ilgili hukuki sorunlara etkili ve gerçekçi hukuki çözümler getirebilmek için öncelikle yapay zekâ varlıklarına hukuki kişilik tanıyıp tanımamamız gerektiği sorusuna cevap aramakla başlamamız gerekmektedir. Bu makale, disiplinler arası, karşılaştırmalı hukuk ve normatif metodolojileri kullanarak bu soruyu yanıtlamaya çalışmaktadır. Bu makale öncelikle Türk hukukunda hukuki kişiliğin kapsamını ve gereklilikleri ile tüzel kişiler için getirilen temel teorileri Türk ve karşılaştırmalı hukuk perspektifinden açıklayarak başlamaktadır. Diğer yandan makalenin disiplinler arası yönü, tüzel kişiliğe ilişkin felsefi tartışmalar ile bilgisayar bilimi ve sinirbilimi alanında yapılan ilgili araştırma ve çalışmalarda ortaya çıkacaktır. Spesifik olarak, bu çalışmada bir varlığın hukuki manada kişi olarak kabul edilmesi için sahip olması gereken özelliklerin (zekâ, özerklik, bilinç ve yönelmişlik) eleştirel bir şekilde analizi yapılmaktadır. Sonrasında Avrupa Birliği (AB) ve Amerika Birleşik Devletleri hukuku kapsamındaki son yasal ve bilimsel gelişmeler eleştirel bir şekilde değerlendirilecektir. Ayrıntılı bir eleştirel analizin üstüne oturan bu çalışma, yasa koyucuların yapay zekâ varlıklarına hukuki kişilik tanımamaları gerektiği sonucuna varmaktadır. Varılan bu sonuç, yapay zekânın genel zekâya ulaşmadığı ve bilinç ve yönelmişlik gibi bazı özelliklerden yoksun olduğuna dayanan ve insanın üstün olduğunu söyleyen şovenizme dayanmamaktadır. Tam tersine, bu makale yapay zekâ varlıklarına kişilik verilmesinin kaotik sonuçlar yaratma konusunda önemli bir potansiyele sahip olduğunu çünkü bazı kişilerin sorumluluktan kaçmak için bu varlıkları kötüye kullanabileceğini ve zarar gören tarafın zararını tazmin edememe gibi bir sonuçla karşılaşabileceğini tartışmaktadır. Yapay zekâ varlıkları kendilerini mahkemelerde temsil edemediği gibi neden oldukları zararı tazmin edecek malvarlıkları da bulunmamaktadır. Bu nedenle, bu çalışma yapay zekâ varlıkları için düşünülen teorik hukuki kişiliğin, kişilik verilmemesi ihtimalinden çok daha fazla pratik sorunlara yol açacağını tartışmakta ve bu nedenle de pragmatik bir yaklaşım içinde bulunmaktadır. Vardığımız bu sonuç, yapay zekâ varlıklarının statik nesneler olarak değerlendirilmesi gerektiği anlamına gelmez, çünkü bu varlıkların oldukça önemli seviyede özerkliğe ve zekâya sahip oldukları inkâr edilemez. Yapay zekâ varlıklarının birçok hukuki belirsizlik yaratmasına neden olan benzersiz nitelikleri ise sözleşmeler, haksız fiiller, ürün sorumluluğu ve sebepsiz zenginleşme gibi hâlihazırda kullandığımız hukuki kurumlar içinde ele alınmalıdır.
Yapay zekâ hukuki kişilik tüzel kişilik felsefi kişilik temsil Artificial intelligence personhood legal personhood philosophical personhood agency
Im Informationszeitalter, in dem wir leben, beeinflussen Anlagen der künstlichen Intelligenz unser Leben in sozialer und wirtschaftlicher Hinsicht. Tatsächlich erleben wir diese sozialen und wirtschaftlichen Auswirkungen aus erster Hand in Sektoren wie Online-Shopping, Social Media, Werbung, Luftfahrt, Landwirtschaft, Bank- und Finanzwesen, Cybersicherheit, Kundendienst und Automobil, in denen künstliche Intelligenz eingesetzt wird. Die wichtigsten Merkmale, die diesem Erfolg von Systemen der künstlichen Intelligenz zugrunde liegen, sind ihre Fähigkeit, im Gegensatz zu anderer automatisierter Software korrekt auf die Szenarien zu reagieren, denen sie begegnen. In diesen Aspekten unterscheiden sich Systeme künstlicher Intelligenz von anderen Objekten. Aufgrund dieser Merkmale wurde der rechtliche Status von Systemen der künstlichen Intelligenz diskutiert. Insbesondere wurde diskutiert, ob diese Einheiten als juristische Personen anerkannt werden können. Die Antwort auf diese Frage wird uns auch zeigen, wen wir für Schäden haftbar machen sollten, die von Einheiten der künstlichen Intelligenz verursacht werden. Dieser Artikel versucht eine Antwort auf diese grundlegende Frage zu geben. Um dies zu erreichen, bedient es sich rechtsvergleichender, interdisziplinärer und doktrinärer Methoden.
Yapay zekâ hukuki kişilik tüzel kişilik felsefi kişilik temsil Artificial intelligence personhood legal personhood philosophical personhood agency
Artificial intelligence (AI) entities significantly impact our social and economic lives. Their current applications include many sectors, such as online shopping, social media, advertising, aviation, agriculture, banking and finance, cybersecurity, customer service, and automotive. AI entities bring such revolutionary changes to many areas of social, economic, and environmental development but this expectedly creates various legal uncertainties regarding how current law applies to them. To clarify these uncertainties and develop efficient and realistic legal solutions to AI-related legal problems, we must first ask whether we should grant legal personality to AI entities. This Article attempts to answer this question by employing interdisciplinary, comparative law, and normative methodologies. It starts with describing the scope and requisites of legal personhood under Turkish law and underlying theories for legal persons from Turkish and comparative law perspectives. The interdisciplinarity aspect of this Article will reflect philosophical discussions around legal personhood and relevant research and studies on computer science and neuroscience. Specifically, this Article critically analyzes the necessary features an entity must have to be accepted as a person: intelligence, autonomy, consciousness, and intentionality. Next, this Article will critically evaluate the recent legislative and scholarly developments under European Union (EU) and the United States law. Building upon such a detailed critical analysis, this Article concludes that legislators should not grant personhood to AI entities. This conclusion is not based on human chauvinism that AI has not reached general intelligence and is deprived of some features such as consciousness and intentionality. Instead, this Article demonstrates that granting personhood to AI entities has a significant potential to create chaotic results because some will likely misuse them to escape responsibility, and the aggrieved party would not be able to compensate his or her losses. Plus, AI entities cannot represent themselves in courts and do not have assets to compensate for damages they caused. Hence, this Article’s stance is based on pragmatical considerations that theoretical legal personhood for AI entities will cause practical problems much more than the case for non-personhood. This conclusion is not to say that AI entities should be treated as other static objects, as it is undeniable that AI entities have acquired more significant autonomy and intelligence. Their unique nature that creates many legal uncertainties should be addressed within readily available legal theories, including contracts, torts, product liability, and unjust enrichment.
Artificial intelligence personhood legal personhood philosophical personhood agency
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Hukuk |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Aralık 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Cilt: 4 Sayı: 2 |