Amaç: Yatarak araştırılması ve/veya tedavi edilmesini gerektiren tıbbi bir duruma sahip çocuk ve ergenlerde ortaya çıkan psikiyatrik bozukluklar, çocuk ya da ergenin ileriye dönük işlevselliğini etkileyen önemli unsurlar arasındadır. Bu çalışmada Ankara Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Hematoloji ve Onkoloji Eğitim Araştırma Hastanesinde yatarak tedavi gören çocuk ve ergenlere yönelik yapılan psikiyatrik değerlendirmelerin geriye dönük incelenmesi hedeflendi.Gereç ve Yöntemler: 15 Mayıs 2012 ile 15 Mayıs 2013 tarihleri arasındaki sürede konsültasyonu istenen yatan hastaların kayıtları taranarak, demografik özellikler, konsültasyonu isteyen bölüm, isteme nedeni, hastanın (varsa) tıbbi tanısı ile psikiyatrik değerlendirme sonucu ve tedavi verileri, SPSS 17.0 programı kullanılarak, analiz edildi.Bulgular: Bir yıllık kesitte toplam 14.577 olgudan 391’inin (%2.6) psikiyatri bölümüne danışıldığı, bunların %70.6 (n=276)’sının kız ve %80.6’sının (n=315) ergen (12 yaş ve üzeri) ve yaş ortalamasının 14.1 ± 3.99 yaş olduğu görüldü. Olguların %78.8 (n=308)’i Ankara ilinde yaşıyordu. En sık konsültasyon istenme nedenleri intihar girişimi (%60.6), tanı karmaşası (%11.0) ve depresif bulgular (%6.6)’dı. Olguların %57.3’ünde en az bir psikiyatrik bozukluk varlığı saptandı. En sık konulan tanılar depresif bozukluk (%36.2), anksiyete bozuklukları (%20.1) ve mental retardasyon (%13.3)’di. Olguların %36.6’sına en az bir psikotrop tedavi önerildiği, en sık önerilen psikotrop ajanın ‘fluoksetin (%12.3) olduğu, cinsiyet dağılımının psikotrop önerisini etkilemediği görüldü.Sonuç: İntihar girişimleri dışında yatan hastalarda konsültasyon istenme oranının, beklenen %27-66 oranlarının oldukça gerisinde kaldığı dikkat çekmektedir. Bu durum psikiyatri dışı alanlarda çalışan hekimlerin psikiyatrik hastalıkları tanıma ve yönlendirme konusunda zorluk yaşadıkları şeklinde yorumlanabilir. İntihar girişiminde bulunan olguların çokluğu, bu alanda Sağlık müdürlüklerince takip edilen kayıt formları ve bu formlarda yer alan psikiyatrik değerlendirme zorunluluğundan kaynaklanabilir. Konsültasyon istenen olguların yarıdan fazlasında en az bir psikiyatrik bozukluk saptanmış olması konsültasyonların amaca uygun istenme oranının yüksek olduğunu düşündürmüştür.
Objective: Psychiatric disturbances seen in children or adolescents hospitalised for any medical reason is an important issue because of their effects on both the physical and psychiatric functioning of patients. Psychiatric consultations requested by the Ankara Pediatric & Pediatric Hematology Oncology Training and Research Hospital’s Clinics from the Child Psychiatry Department were examined retrospectively.Material and Methods: Records obtained between 15th May 2012 and 15th May 2013 were found and demographic data, clinic requesting the consultation, reasons for the consultation, medical diagnosis (if any), results of the psychiatric examination, and the data were analysed with the SPSS 17.0 programme.Results: A consultation was requested for a total of 391 children and adolescents among the 14.577 hospitalised cases (2.6%). The majority of the patients were girls (70.6%) and adolescents (80.6%), and the mean age was 14.1±3.9 years. Most patients 78.8%, (n=308) were from Ankara The most common reasons for the consultations were ‘suicide attempt (60.6%)’, ‘diagnostic confusion (11.0%)’, and ‘depressive
symptoms (6.6%). There was at least one psychiatric disorder in 57.3% of the patients. Major depressive episode (36.2%), anxiety
disorders (20.1%), and intellectual disabilities (13.3%) were most commonly diagnosed ones. One or more psychotropic agents, with the
most common one being fl uoxetine (12.3%), were recommended to 36.6% of the patients, and there were no difference between sexes
in terms of beginning psychotropic treatment.
Conclusion: Consultation rates were much lower than the expected rate of 27-66% except for suicide attempts. This could stem from the
diffi culty to recognise and consult psychiatric symptoms by physicians working in disciplines other than psychiatry. The majority of suicide
attempts among the case could be due to the obligation imposed by health directorships regarding the examination and follow-up of these
cases. At least one psychiatric disorder was diagnosed in just over half of patients so we believe most consultations for the hospitalised
children had been appropriately requested and this is promising for hospitalised children’s future.
Diğer ID | JA34PF66HA |
---|---|
Bölüm | Research Article |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Aralık 2014 |
Gönderilme Tarihi | 1 Aralık 2014 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2014 Cilt: 8 Sayı: 1 |