Amaç: Son zamanlarda sadece anne sütüyle beslenen yenidoğanlarda, yüksek morbidite ve mortaliteye neden olabilen hipernatremik dehidratasyon olgularında belirgin artış gözlenmektedir. Bu çalışmada hipernatremik dehidratasyonu olan yenidoğan bebeklerin demografik özelliklerini ve epidemiyolojik risk faktörlerini ortaya çıkarmak ve dehidratasyon olgularının sayısını azaltacak uygulamaları belirlemek amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntemler: Çalışmamızda Ocak 2009- Haziran 2012 tarihleri arasında hastanemiz yenidoğan polikliniğine başvuran serum sodyum konsantrasyonu ≥150 mEq/L olan 87 term yenidoğan bebek geriye yönelik değerlendirildi Bulgular: Bebeklerin 49’u (%56) erkek, 38’i (%44) kız ve ortalama doğum ağırlıkları 3424±395 gram’dı. Olguların ortalama başvuru yaşları 4.3±2.8 gün ve ortalama kilo kayıpları %12.2±4.2 olarak bulundu. Normal spontan vajinal yol ile doğum ve primipar annelerin oranı sırası ile %51.7 ve % 75.8’di. Olguların %96.5’i sadece anne sütü ile beslenmişti. Bebeklerin en sık başvuru şikayetleri ateş (%24.7), sarılık (%23.5) ve zayıf emme (%10.6) iken %37.6’inde başvuru anında yakınma bulunmamaktaydı. Çalışmamız süresince bir hastada intrakranial, bir hastada ise ekstremitede tromboz tespit edildi. Başvuru sırasında ortalama serum sodyum, üre ve kreatinin düzeyleri sırası ile 155.2±6.2 mEq/L, 89.1±73.9 mg/ dl ve 0.89±0.65 mg/dl olarak tespit edildi. Hastaların %66.7’sine intravenöz mayi desteği verildi. Olguların hastanede yatış süresi ortalama 2.6±2.3 gündü. Sonuç: Emzirme yetersizliğine bağlı olarak gelişen hipernatremik dehidratasyon yenidoğan bebeklerde halen ciddi bir problem olarak görünmektedir. Yenidoğan bebeklerin hayatın ilk günlerinde rutin olarak değerlendirilmesi hipernatremik dehidratsyonun erken tanı ve tedavisi için önemlidir. Ateş, sarılık ve emmede zayıflık olan bebeklerde hipernatremikdehidratasyon düşünülmelidir. Ayrıca gerekli olgularda sodyum ölçümün yapılması yararlı olabilir.
Objective: The incidence of hypernatremic dehydration because of the lactation failure in newborns, causing higher rates of morbidity and mortality, has increased in recent years. The aim of the study was to identify the preventive approaches for hypernatremic dehydration by determining demographic characteristics and epidemiologic risk factors in newborns with hypernatremic dehydration.Material and Methods: A total of 87 term neonates with a serum sodium level ≥150 mEq/L that presented at our clinic between January 2009 and June 2012 were evaluated retrospectively.Results: There were 49 (56%) male and 38 (44%) female infants. Mean birth weight was 3424±395 grams. Mean age and mean percentage of weight loss at admission were 4.3±2.8 days and 12.2±4.2 % respectively. The percentages of spontaneous vaginal delivery and primiparous mothers were 51.7% and 75.8% respectively. Breast milk had been used exclusively in 97%. The most common complaints were fever (24.7%), jaundice (23.5%), and poor absorption (10.6%), while 37.6% did not have symptoms at the time of hospital admission. One infant received a diagnosis of intracranial venous thrombosis and another infant lower extremity venous thrombosis over the study period. The mean sodium, urea and creatinine levels at admission were 155.2±6.2 mEq/L, 89.1±73.9 mg/dl and 0.89±0.65 mg/dl respectively. Intravenous fluid resuscitation was required in 67% of the infants. Mean duration of hospitalization was 2.6±2.3 days.Conclusion: Hypernatremic dehydration from lactation failure remains a serious problem in newborns. Routine newborn examination in the first few days of life is important for the early diagnosis and prevention of this condition. Hypernatremic dehydration should be considered in infants with fever, jaundice and poor sucking. Moreover, determination of the Na level should be helpful when required
Diğer ID | JA35MF89HZ |
---|---|
Bölüm | Research Article |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Ekim 2013 |
Gönderilme Tarihi | 1 Ekim 2013 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2013 Cilt: 7 Sayı: 3 |