Objective: We aimed to investigate the epidemiological and characteristic features of patients treated for breast masses in our clinic and share our experiences.
Material and Methods: Patient records were reviewed retrospectively. Demographic and clinical data were investigated. The patients were divided into those who were operated on at the first admission (group 1) and those who were operated on after the follow-up (group 2) and compared. The statistical analysis evaluated with SPSS version 21. p<0.05 was considered significant.
Results: Forty-eight patients who were operated on for breast mass in 10 years were included in the study. There was no difference between the groups regarding mean age and complaints at presentation (p=0.723, P=0.555, respectively). Ultrasound was performed on all patients. It was observed that the masses were located more frequently in the right breast in Group 1 (58.3%) and the left breast in Group 2 (p=0.386). In addition, it was noticed that the masses were most frequently located in the upper lateral quadrant of the breast in both groups (62.5% and 70.89%, respectively). The longest diameters of the masses were longer in group 1 than in group 2 (51.79±11.11 mm and 35.16±3.74 mm, respectively, p<0.001). Radiologically, most of the masses were reported as Breast Imaging Reporting and Data System (BI-RADS 3) in both groups (41.7% and 54.2%, respectively, p=0.444). Fine-needle aspiration biopsy (FNAB) was performed on nine patients in Group 1 and one in Group 2 (p=0.004). According to the FNAB reports, phyllodes tumors were detected in two patients, while the others were reported as fibroadenoma. The most common fibroadenomas were detected in the histopathological evaluations after surgical excision. In addition, a premalignant breast mass was detected in 6.2% of all patients.
Conclusion: We recommend surgical excision in children with large, rapidly growing breast masses or suspected phyllodes tumors.
Amaç: Kliniğimizde meme kitleleri nedeniyle tedavi edilen hastaların epidemiyolojik ve karakteristik özelliklerini araştırmayı ve deneyimlerimizi paylaşmayı amaçladık.
Gereç ve Yöntemler: Hasta kayıtları geriye dönük olarak incelendi. Demografik ve klinik veriler araştırıldı. Hastalar ilk başvuruda ameliyat edilenler (Grup 1) ve takip sonrası ameliyat edilenler (Grup 2) olarak ayrılarak karşılaştırıldı. İstatistiksel analiz SPSS 21 sürümü ile değerlendirildi. p<0.05 anlamlı kabul edildi.
Bulgular: Çalışmaya 10 yılda meme kitlesi nedeniyle ameliyat edilen 48 hasta dahil edildi. Ortalama yaş ve başvuru şikayetleri açısından gruplar arasında fark yoktu (sırasıyla p=0.723, p=0.555). Tüm hastalara ultrason yapıldı. Kitlelerin, Grup 1’de sağ memede (%58.3), Grup 2’de sol memede (p=0.386) daha sık yerleşim gösterdiği gözlendi. Ayrıca her iki grupta da kitlelerin en sık meme üst lateral kadranda yerleştiği görüldü (sırasıyla %62.5 ve %70.89). Kitlelerin uzun çapları grup 1’de grup 2’ye göre daha uzundu (sırasıyla 51.79±11.11 mm ve 35.16±3.74 mm, p<0.001). Radyolojik olarak her iki grupta da kitlelerin çoğu Breast Imaging Reporting and Data System (BI-RADS 3) olarak raporlandı (sırasıyla %41.7 ve %54.2, p=0.444). Grup 1’deki 9, Grup 2’deki 1 hastaya ince iğne aspirasyon biyopsisi (İİAB) yapıldı (p=0.004). İİAB ‘de iki hastada filloid tümör saptanırken, diğerleri fibroadenom olarak rapor edildi. Cerrahi eksizyon sonrası histopatolojik değerlendirmelerde en sık fibroadenom tespit edildi. Ayrıca tüm hastaların %6.2’sinde premalign meme kitlesi saptandı.
Sonuç: Çocuklarda, büyük boyutta, hızlı büyüyen veya filloid tümör şüphesi olan meme kitlelerinde cerrahi eksizyon öneriyoruz.
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Konular | Cerrahi |
Bölüm | ORIGINAL ARTICLES |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 7 Temmuz 2022 |
Gönderilme Tarihi | 17 Mayıs 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Cilt: 16 Sayı: 4 |