Türkiye’nin, İran ve diğer Orta Doğulu komşularıyla ilişkilerini hızlı bir şekilde geliştirmesi ABD başta olmak üzere birçok Batılı ülkedeki çeşitli çevrelerce “eksen kayması” suçlamalarına maruz kalması sonucunu doğurmuştur. Türkiye’nin İran’dan doğalgaz satın almasının da ötesine geçerek bu ülkenin sınırları içerisinde üretim yapma haklarını satın alması Amerikan yönetimini ciddi şekilde rahatsız etmiştir. Türkiye’nin 2023 hedeflerine ulaşması için en büyük komşusu olan İran’la ticaret hacminin en azından 100 milyar dolar düzeyine ulaşması gerekmektedir. Bölgede 25 Eylül’de gerçekleştirilecek sözde referandum uluslararası ilişkiler teorisi açısından bir önem arz etmemektedir. Fakat açıkça bir fiili durum oluşturulmaya çalışılmaktadır. Bütün bu ekonomik gerekçeler bir yana bölgede oluşturulmaya çalışılan yeni suni devletçikler her iki ülkenin de hem sınır güvenliğini hem de toprak bütünlüğünü tehdit eder niteliktedir. Bölgedeki demografik yapıya bakıldığın¬da hayali kurulan manzara daha da iyi anlaşılabilmektedir. İran ve Türkiye’nin bu yeni oluşumlara karşı ortak hareket etmesi önem arz etmektedir. Bu çalışma Referandum öncesinde bir rapor olarak hazırlanmış olup çalışmanın doğruluğu Türk, Suriye, Irak ve İran ordularının askeri müdahaleleri ve ortak hareketleriyle de pekişmiştir.
Kuzey Irak Referandum Türkiye İran Irak Tehdit Algısı Plebisit
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Uluslararası İlişkiler |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 25 Ekim 2017 |
Gönderilme Tarihi | 6 Eylül 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 Cilt: 117 Sayı: 230 |
Bu eser Creative Commons Atıf-GayriTicari-AynıLisanslaPaylaş 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.