The prophet Mohammad, who is the first interlocutor of the Quran and has a lot of refecence in it, has taken his place in our literary works and affected them in a great way since the Turks have accepted Islam, and there have been various Works about the prophet Mohammad for centuries. Numerous and various works that are closely related with him, have been set pen to paper due to the sincere love for him; therefore every aspect of his life and everything about him can be found in our literature. One can come across with subjects related with the prophet in many works which are not even directly related with him. The 17th century poet Nabi who is considered to be one of the most important represantatives of Hikemi type and whose work, Hayriyye, written for his son Ebu’l-Hayr Mehmed Çelebi in Halep consisting of 35 chapters and 1660 couplets is of those works. Nâbî joined in the tradition of writing a Naat, too, which is an indicator of Divan poets’ love for our prophet Mohammad and their knowledge about his life. Nâbî’s Mesnevi, like other similar works, starts with praise to the God, but the couplets between 39 and 65 are naats. In the work, there are some Arabic and Persian words and compositions, the Prophet’s names and attributes, the purpose of creation, being a prophet of the God, his superiority to other prophets and his examplary life are studied by means of verses from the Quran and hadiths. In addition to his propher nouns, gevher-i mâ-hasal-ı lücce-i cûd (a pearl in the sea of generousity), fâtih-i dahme-i gencîne-i nûr (opener of treasure trove of divine glory), nûr-ı bâlâ-keş-i kandîl-i kader (long drawn divine light of fate), sultân-ı serîr-i âlem (the Sultan of the universe), şâh-ı manî (the Sultan of meaning), meyve-i nüh-tabak-ı bâğ-ı vücûd (a fruit in the nineth floor of sky gardens), rûh-ı cihân (the spirit of the universe) etc, and in many couplets, some words like divine light, pearl, sultan, spirit and fruit have been used as patterns in order to refer to the Prophet. Also letters are included in the work and some of them called hurûfı mukattaa, which are spelled one by one, have been used a name for the prophet and used as a poetic theme and symbol in couplets. The patterns, which are in the lexicon of Divan literature and considered as a masterstroke and occur as a result of the artist’s desire, poetic themes and symbols have an important place in our old poets’ literature understanding. This reality is verified by the fact that we can find poetic themes and symbols even in the work written by a master like Nâbî for his seven year old son; and we can never abandon them
Kutsal kitabın ilk muhatabı olan ve Kur’ân’ın muhtevasında çok önemli bir yer tutan Hz. Peygamber, Türklerin Müslümanlığı kabul etmesinden itibaren edebî eserlerimizde yer almış, edebiyatımızı derinden etkilemiş, Hz. Peygamber’e dair çeşitli şekil ve türlerde asırlar boyunca muhtelif eserler teşekkül etmiştir. O’na duyulan samimi sevgiyle Hz. Peygamber’le doğrudan ilgili çeşitli türlerde çok sayıda eser kaleme alınmış, O’nun hayatının her safhası ve O’nunla ilgili bütün hususiyetler edebiyatımıza aksetmiştir. Hz. Peygamber ve ona dair konulara Hz. Peygamber’le doğrudan ilgili olmayan yüzlerce eserde bile rastlamak mümkündür. Hikemî şiirin en önemli temsilcilerinden kabul edilen 17. yüzyıl şairi Nâbî’nin, oğlu Ebu’l-hayr Mehmed Çelebi için Halep’te kaleme aldığı 35 bölüm ve 1660 beyitten oluşan mesnevi tarzındaki eseri Hayriyye de bunlardan biridir.
Divan şairlerinin hem Peygamberimize duydukları sevginin bir nişanesi, hem de siyer konusundaki bilgilerinin bir göstergesi olarak kabul edilen naat yazma geleneğine Nâbî de katılmıştır. Nâbî’nin söz konusu mesnevisi benzer türde yazılan eserlerde görüldüğü gibi hamd ve tevhidle başlamış, 39. beyitten 65. beyte kadar olan kısımda naata yer verilmiştir. Yer yer Arapça ve Farsça kelimelere ve bu dillerdeki terkiplere rastlanan eserde, Hz. Peygamber’in isim ve sıfatları, yaratılışının gayesi, Cenâb-ı Hak’ın Habib’i olduğu, diğer peygamberlerden üstünlüğü, örnek ahlâkı ayet ve hadis iktibaslarıyla ele alınmıştır. Hz. Peygamber’in özel isimleri yanında “gevher-i mâ-hasal-i lücce-i cûd” (cömertlik denizinden meydana çıkan inci), “fâtih-i dahme-i gencîne-i nûr” (nur hazinesinin define açıcısı), “nûr-ı bâlâ-keş-i kandîl-i kader” (kader kandilinin uzayıp giden nuru), “sultân-ı serîr-i âlem” (âlem tahtının sultanı), “şâh-ı ma‘nî” (mana sultanı), “meyve-i nüh-tabak-ı bâğ-ı vücûd” (varlık bağındaki dokuz kat göğün bahçelerinin meyvesi), “rûh-ı cihân” (cihanın ruhu) vb. daha birçok beyitte “hatm, nûr, gevher, sultân, rûh, meyve” gibi kelimeler Hz. Peygamber’e atfedilen birer motif olarak kullanılmıştır. Ayrıca eserde harflerle ilgili hususlara da yer verilmiş; “hurûf-ı mukataa” denilen ve tek tek okunan harflerden bir kısmı Hz. Peygamber’e isim olmuş bunlar da beyitlerde mazmun ve remiz olarak kullanılmıştır. Divan edebiyatının söz varlığı içinde yer alan, usta işi kabul edilip sanatçının hüner gösterme isteğinin sonucunda ortaya çıktığı bilinen motif, mazmun ve remizlerin eski şairlerimizin sanat anlayışında önemli bir yeri vardır. Nâbî gibi bir ustanın, yedi yaşındaki oğlu için kaleme aldığı eserde dahi mazmunlara sıkça rastlayışımız, her ne surette olursa olsun bu mazmunlardan vazgeçilemediği gerçeğini doğrular niteliktedir.
Bu çalışmada Hayriyye’deki naatta Nâbî’nin Hz. Peygamber için kullandığı edebî-tasavvufi motif ve mazmunlar ele alınıp incelenmiş; genel olarak benzetme diyebileceğimiz bu kullanımların Hz. Peygamber’e atfedilmesindeki sebepler belirtilmiş ve Divan edebiyatının geleneksel anlatımı bu açıdan irdelenmiştir.
Anahtar Sözcükler: Nâbî, Hayriyye, motif, mazmun, Hz. Peygamber.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 3 Ağustos 2015 |
Gönderilme Tarihi | 3 Ağustos 2015 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2015 Cilt: 4 Sayı: 2 |