Yaşam felsefesi özellikle son iki yüzyıl içinde gelişerek, bir felsefe disiplini oluşturacak şekilde literatürde yer almaya başlamıştır. Sanayi devrimi ve doğa bilimlerinin gelişmesiyle birlikte insanla ilgili anlayışların çoğalmaya başladığı görülmektedir. İnsanın anlaşılması bağlamında nesnel ölçütlerin olup olamayacağı ile ilgili olarak birtakım tartışmaların ortaya çıktığı anlaşılmaktadır. Örneğin Dilthey ve Bergson insan hayatı ile ilgili konuların nesnelci ve bilimci yöntemlerle incelenmesine karşı bazı eleştiriler yöneltmişlerdir. Bununla birlikte yaşam felsefesinin Kıta Avrupa’sında gelişmeye başladığı görülmektedir. Avusturyalı Viktor E. Frankl’ın ise yaşam felsefesi alanına psikoloji alanından eklemlendiğini iddia etmemiz mümkündür. Psikoterapinin klinik dışı uygulamalarını önemseyen Frankl, bilinen tekniklerin alanını genişleterek, bu alanı yaşam felsefesi ile ilişkilendirmeye çalışmıştır. Bu çerçevede onun psikoterapi alanı ile felsefe arasında bir köprü inşa etmeye çalıştığı anlaşılmaktadır. Elinizdeki çalışmada onun yaşam felsefesi ve anlam arasında kurduğu ilişki analiz edilmektedir. Bu çerçevede onun yaşam felsefesi bakımından önemli olan varoluş, kendini aşma, öznellik, mukayese, mutluluk, başarı ve acı gibi kavramların tartışılması amaçlanmaktadır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Felsefe |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 14 Aralık 2022 |
Gönderilme Tarihi | 8 Ağustos 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 |