Stanley Cavell,
Ludwig Wittgenstein’ın Felsefi
Soruşturmalar eserini şüphecilik tehdidine karşı verilen felsefi tepkiler
toplamı olarak okur. Ancak şüpheciliğin çözülecek entelektüel bir bilmeceye
indirgendiği, şüpheciliğe karşı geliştirilen yaygın Wittgenstein yorumlarını
eleştirir. Ona göre Wittgenstein’ın argümanları şüpheci tehdidi defetmez, tersine,
Wittgenstein’ın argümanları dil kullanan varlıklar olarak dünyayla ilişkimizin
yalnızca bir bilme ilişkisine indirgenemeyeceğini belirten ‘şüpheciliğin
hakikatini’ ortaya çıkarır. Bu hakikat hem şüpheci hem de şüphecilik karşıtı
argümanlarda ihmal edilen şüpheci tehdidin politik ve toplumsal boyutlarına
işaret eder. Cavell şüpheciliğin politik ve toplumsal olarak inşa edilmiş
gramer kriterlerine karşı geliştirilen epistemolojik bir güvensizlik olduğunu
gösterir. Şüpheci argümanlar gramer kriterlerinin epistemolojik otoritesini
tamamen reddederken, şüpheciliğe karşı argümanlar bu otoriteyi koşulsuz
destekler. Cavell her ikisini de dil kullanıcılarının gramer kriterlerinin
oluşumundaki ahlaki ve politik katılımlarını ihmal etmekle eleştirir. Cavell, Jean-Jacques
Rousseau’nun toplumsal sözleşme kuramına referansla, dil kullanıcılarının
gramer kriterleriyle ilişkilerinin ahlaki ve politik boyutlarını tartışır, ve gramer
kriterlerinin şüphecilik tehdidi karşısındaki kırılganlığının şüpheci ve
şüpheciliğe karşı argümanlarda anlaşıldığı gibi bir eksiklik olmadığını,
tersine dil edimlerimizin içkin bir koşulu olduğunu savunur.
Stanley Cavell Politik felsefe ludwig wittgenstein Jean-Jacques Rousseau Şüphecilik
Stanley Cavell reads
Ludwig Wittgenstein’s Philosophical
Investigations as a collection of philosophical responses to the threat of
skepticism. However, he criticizes the widely held anti-skeptical
interpretations of Wittgenstein for reducing the problem of skepticism to an
intellectual riddle to be solved. Cavell claims that Wittgenstein’s arguments
do not defeat the skeptical threat but reveals what he calls ‘the truth of
skepticism’ according to which our relation to the world as language users
cannot be reduced to that of mere knowing. The truth of skepticism points to
political and social dimensions of the threat of skepticism which are ignored
in both skeptical and anti-skeptical arguments. Cavell shows how skepticism is
a form of epistemological mistrust towards politically and socially established
grammatical criteria. The skeptic totally repudiates the epistemic authority of
grammatical criteria, and the anti-skeptic endorses it unconditionally. Cavell criticizes
both of them for ignoring language users’ moral and political participation in
the formation of grammatical criteria. He refers to Jean-Jacques Rousseau’s
social contract theory to discuss the moral and political dimensions of
language users’ relations to grammatical criteria, and argues that the vulnerability
of our grammatical criteria to the skeptical threat is not a deficiency as the
skeptic and the anti-skeptic seem to think alike, but an inherent condition of
our speech acts.
Stanley Cavell Political philosophy Jean-Jacques Rousseau Skepticism Ludwig Wittgenstein
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Konular | Felsefe |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Ocak 2020 |
Gönderilme Tarihi | 6 Eylül 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Sayı: 12 |