Cinsellik olgusu yemek, içmek gibi biyolojik, fizyolojik ve sosyolojik bir olgu, temel bir ihtiyaç kabul edilmiştir. Bu nedenle hakkında her dönemde düşünceler üretilmiştir. Felsefede de cinselliğin ne olduğu ve nasıllığı tartışılmış ve tartışılmaya devam etmektedir. Cinsellikte ilişki biçimi, tercihler, çıplaklık, aile, üreme ve haz olgusu tartışılan konulardan bazılarıdır. Bu bağlamda siyasal devlet teorileri olan ütopyalarda da cinsellik olgusu ele alınıp işlenilmiştir. Platon, Yunan toplumunda görülen ilişki biçimlerine eserlerinde yer vermiş ve kadın-erkek arasındaki cinselliği savunmuştur. Kadın-erkek ilişkisini doğal görüp, bunun dışındakileri olumlu karşılamamıştır. Kadın-erkek arası cinsellik Rönesans dönemi ütopyalarında savunulmaya devam etmiştir. Katolik felsefesi Rönesans ütopyalarında etkisini sürdürmüştür. Bu etkinin sonucu olarak Rönesans ütopyaları da kadın erkek ilişkisine dayalı olan ve devlet kontrolündeki cinselliği savunmuşlardır. Ütopyalara karşı tepki amaçlı yazılan distopyalarda kadın erkek ilişkisine dayalı sadece üreme amaçlı cinsellikten vazgeçilmiştir. Cinsellik devlette otoritenin devamlılığını sağlama amacına yönelik eylem haline gelmiştir. Distopyalardaki devlette cinsellik haz amaçlı olsa bile yasalara bağlı kalmıştır. Son dönemde tepkisel amaçlı ortaya konulan feminist ütopya ve distopyalar, kendinden önceki ütopya ve distopyalardaki kadına yönelik cinsellik algısını eleştirmiştir. Feminist ütopya ve distopyalar her iki bakışında kadını ötelediğini düşündüğünden, ütopya ve distopya yazınındaki kadın erkek ilişkisine bakışın farklılaşmasını öngörmüştür.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Felsefe |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 14 Haziran 2022 |
Gönderilme Tarihi | 2 Eylül 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Sayı: 17 |