The main goal of education is to develop people in accordance with their nature. The educational philosophies of Islamic philosophers are of interest in this respect. According to Al-Farabi, the dualist structure of man and his being composed of two different essences necessitate to base education on a dual structure. Therefore, people need to be trained both physically and spiritually and in different ways. Avicenna is not interested in the discussion of method in education, he is mainly concerned with spiritual education and only the metaphysical education part. The thought that there may be people who can no longer be educated and who can be dispensed with due to their habits and behaviors is unique to Al-Ghazali. According to Ibn Bâcce, there can be no ignorant people in a virtuous society, there can be a virtuous person in an ignorant society, but none of the competencies he possesses resonate with an ignorant society. Ibn Tufayl tries to reach the most appropriate idea by bringing the two disciplines together, instead of building his thought on only one of religion and philosophy. According to Averroes, only having knowledge about the physical world does not mean having all of it. For Ibn Khaldun, education is one of the arts, its development and strengthening depends on its cultivation as a faculty and it becomes perfect with a lot of repetition. The thoughts of Ghazali, Al-Kindi and Ibn Khaldun are common on the effects of society on the individual. The only Islamic thinker who cares most about individual differences in education is Ibn Khaldun.
Eğitimin temel hedefi, insanı doğasına uygun biçimde geliştirmektir. İslâm filozoflarının eğitim felsefeleri bu açıdan ilgiye değerdir. Fârâbî’ye göre insanın düalist yapısı ve birbirinden farklı iki özden oluşması, eğitimi de ikili bir yapı üzerine temellendirme zorunluluğunu doğurur. Dolayısıyla insanın hem bedenen hem ruhen ve birbirlerinden farklı yöntemlerle eğitilmesi gerekir. İbn Sînâ eğitimde yöntem tartışmalarına ilgi göstermez, onu temel olarak ruh eğitimi ve yalnızca metafizik eğitim kısmı ilgilendirir. Gazâlî değişken bir eğitimci tipi tasarlar ve bu değişkenliği öğretmenin eğitim anlayışına göre değil öğrencinin hazırbulunuşluğuna göre şekillendirir. Huy ve davranışlarından dolayı artık eğitilemeyecek ve kendisinden vazgeçilebilir kimseler olabileceği düşüncesi Gazâlî’ye özgü kabul edilebilir. İbn Bâcce için erdemli toplumda erdemsiz kimse bulunamaz ancak erdemsiz toplumda erdemli kimse bulunabilir fakat sahip olduğu yetkinliklerin hiçbiri erdemsiz toplumda bir yankı uyandırmaz. Erdemli kimse toplum karşısında yalnız ve gariptir. İbn Tûfeyl, düşüncesini din ile felsefeden yalnızca biri üzerine bina etmek yerine, iki disiplini bir araya getirerek en uygun düşünceye ulaşmaya çalışır. İbn Rüşd’e göre yalnızca fizik âlem hakkında bilgi sahibi olmak, bilginin künhüne sahip olmak anlamı taşımaz. Dolayısıyla bilginin tam ve eksiksiz olabilmesi için metafizik âlemi de kapsayacak bir genişliğe ulaşması gerekir. İbn Haldun içinse eğitim sanatlardan biridir, geliştirilip güçlendirilmesi bir meleke olarak işlenmesine bağlıdır ve çokça tekrar etmekle mükemmelleşir. Toplumun fert üzerindeki etkileri konusunda Gazâlî, Kindî ve İbn Haldûn’un düşünceleri ortaktır. Eğitimde bireysel farklılıkları en fazla önemseyen İslâm düşünürü ise İbn Haldûn’dur.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Felsefe |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 14 Aralık 2022 |
Gönderilme Tarihi | 15 Kasım 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Sayı: 18 |