In Islamic philosophy, there are many discussions about what happens after the soul leaves the body and how its life will continue. One of these is the idea of reincarnation, which is understood as the occurrence of reward and punishment in this world. Reincarnation, which is considered as the soul's punishment or reward in this world after leaving the body, is a way of thinking that has been discussed since ancient times. The idea of reincarnation in Islamic thought has been expressed by Islamic philosophers and it has been discussed whether it is possible or not. Islamic philosophers have made some evaluations about the state of the soul after leaving the body, whether the afterlife will be bodily or spiritual, how and how the souls of good people will be saved, or how and how the souls of bad people will be punished and tormented. One of the most important of these evaluations is the evaluations made by the Israki school founded by Şihabüddin es-Sühreverdî (d 587/1191). The thoughts of Şemseddin Şehrezûrî (d. 687/1288), one of the greatest representatives of Sührawardi and his school, on reincarnation could not be fully understood and remained closed. Suhrawardi and Shahrezuri presented the issue of reincarnation in detail. Among the previous thinkers, those who accepted reincarnation examined their views, and according to them, souls that leave the human body without reaching perfection cannot become independent from matter. Here, according to our thinkers, reincarnation comes into play. However, the mode of reincarnation that they consider for the perfection of souls is a reincarnation that takes place from human to animal. In this study, we will try to reveal the thoughts of the two philosophers mentioned about reincarnation.
İslam felsefesi içerisinde nefsin bedenden ayrıldıktan sonra ne olacağı, hayatının nasıl devam edeceği hakkında birçok tartışma bulunur. Bunlardan birisi de mükafat ve cezanın bu dünyada vukû bulması olarak anlaşılan tenasüh fikridir. Nefsin bedenden ayrıldıktan sonra tekrar bu dünyada cezasını veya mükafatını görmesi olarak değerlendirilen tenasüh, çok eski dönemlerden beri tartışılagelmiş bir düşünce şeklidir. İslam düşüncesinde tenasüh fikri İslam filozofları tarafından dile getirilmiş ve mümkün olup olmadığı tartışılmıştır. İslam filozofları nefsin bedenden ayrıldıktan sonraki durumu hakkında ahiret hayatının cismani mi yoksa ruhanî mi olacağı, iyi insanların nefislerinin nasıl ve ne şekilde kurtuluşa ereceği veya kötü insanların nefislerinin nasıl ve ne şekilde ceza çekip, azap göreceği hakkında bazı değerlendirmeler yapmıştır. Bu değerlendirmelerin en önemlilerinden biri de Şihabüddin es-Sühreverdî (ö 587/1191) tarafından kurulan İşrâki ekolün yaptığı değerlendirmelerdir. Sühreverdî ve onun ekolünün en büyük temsilcilerinden olan Şemseddin Şehrezûrî’nin (ö. 687/1288) tenasüh hakkındaki düşünceleri tam olarak anlaşılamamış ve kapalı kalmıştır. Fakat iyi bir araştırma yapıldığı zaman görülecek ki Sühreverdî, ve Şehrezûrî tenasüh meselesini ayrıntılı bir şekilde sunmuşlardır. Önceki düşünürlerden tenasühü kabul edenlerin görüşlerini incelemişlerdir; onlara göre yetkinliğe ulaşamadan bedeninden ayrılan nefisler maddeden bağımsızlaşamazlar. İşte burada düşünürlerimize göre tenasüh fikri, Sühreverdî açısından tartışmalı da olsa, devreye girmektedir. Fakat onların değerlendirmeye aldıkları tenasüh tarzı insandan hayvana doğru gerçekleşen bir tenasühtür. Biz bu çalışmamızda zikredilen iki filozofun tenasüh hakkındaki düşüncelerini ortaya çıkarmaya çalışacağız.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Felsefe, İslam Felsefesi |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Aralık 2023 |
Gönderilme Tarihi | 18 Mayıs 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Sayı: 20 |