Bu makalenin temel problemi İslâm kelâmının (teoloji) Gazzâlî öncesi dönemindeki insanın tanımı ve mahiyeti ile ilgili görüşlerinin bir değerlendirmesini yapmaktadır. Bu amaca matuf olarak çalışmada erken dönem kelâmcılarının eserleri ve bu konuyla ilgili ikincil literatür gözden geçirilerek yorumlar geliştirilmiştir. Çalışmadaki temel bulgular Mu‘tezilî teorinin materyalist monizminin Eş‘arîlik tarafından devam ettirildiği ve insanın bütünlüğü, canlılık ve bütünlük arasındaki ilişkinin nasıl kurulacağı problemlerinin erken dönem kelâmın temel uğraşı olarak belirginleştiğidir. Buna göre filozofların düşünme eylemini insanın ayırt edici vasfı olarak gördükleri yerde kelâmcılar insandaki bütünlüğü ayırt edici vasıf olarak görmektedirler. Kelâm materyalizmi Tanrısallığı dışarda bırakmaması nedeniyle çağdaş materyalizmden özsel bir şekilde ayrılmakla birlikte yine de materyalist hüviyetini korumaktadır. Diğer taraftan kelâmî yaklaşım içerisinde epifenomenalizme benzer bir eğilim içerisinde olan Muammer bin Abbâd’ın (öl. 259/830) teorisi de özellikle insan anlayışı bağlamında önem kazanmaktadır. Çalışmada tüm bu farklılık ve benzerlikler erken dönem kelâmın felsefî tutumunu tespit etmek açısından gösterilmektedir. Çalışmanın literatüre yapmak istediği katkı ise, erken dönem kelâmının insanın tanımı ve mahiyeti bağlamında açabileceği ufuklara işaret etmek ve aynı zamanda bu düşünce geleneği içerisindeki felsefî zenginliği göstererek insanın tanımı ve mahiyeti bağlamında yapılacak daha spesifik çalışmalara bir giriş oluşturmaktır. Zira çağdaş zihin teorilerinin hangi İslam filozofu ve düşünürüne ne derece uyarlanabileceği konusu henüz tam olarak açıklık kazanmamıştır.
The main problem of this article is to evaluate the views on the definition and nature of the human being in the pre-Ghazālī period of Islamic theology within the framework of the theories of the philosophy of mind. To this end, the study reviews the works of the early theologians and the secondary literature on the subject and develops interpretations about the problem of the definition of human beings. The study shows the extent to which the theologians' approach contrasts with the dualism of the philosophers. The main findings of the study are that the materialist monism of the mainstream Muʿtazilite theory was continued by Ashʿarism and that the problems of how to establish the relationship between the integrity of the human being, vitality, and wholeness became evident as the main preoccupation of early theology. Accordingly, where philosophers see the act of thinking as the distinguishing characteristic of the human being, theologians see the integrity of the human being as the distinguishing characteristic. Although theological materialism is fundamentally different from contemporary materialism in that it does not exclude divinity, it still retains its materialist character. On the other hand, Mu‘ammar’s theory, which might be understood as epiphenomenalism, gains importance, especially in the context of human understanding. In this study, all these differences and similarities are shown to identify the philosophical attitude of early kalām. The contribution that this study seeks to make to the literature is to point out the horizons that early kalām can open up in terms of the definition and nature of the human being, and at the same time to show the philosophical richness within this tradition of thought and to provide an introduction to more specific studies on the definition and nature of the human being. This is because the extent to which contemporary theories of the mind can be adapted to which Islamic philosopher and thinker has not yet been fully clarified.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | İslam Felsefesi |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 3 Haziran 2024 |
Gönderilme Tarihi | 23 Ekim 2023 |
Kabul Tarihi | 14 Mart 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Sayı: 21 |