Bir erdem etikçisi olan M. Stocker, 20. yüzyılda yeniden canlanan erdem etiğinin rakip ve alternatif bir teori olduğunu göstermek adına, diğer modern ahlak teorilerinin faile eylemde bulunma sebepleri ve gerekçeleri verirken onlara güdüleri ve motive edici unsurları sağlayamadıklarını savunur. Stocker deontoloji ve sonuççuluk gibi bu tarz teorileri, failin doğasını hesaba katmadıkları için “ahlaki şizofreni”yle niteleyerek failin gelişimine ve karakterine vurgu yapan erdem etiğinin bu konudaki özgünlüğünü ortaya koymaya çalışır. Ancak Stocker’in argümanı, erdem etiğinin de aynı eksiklikten mustarip olduğunu ve bunun da “kişilikten-yoksunluk” olarak nitelenebileceğini söyleyen bir grup yorumcunun itirazına maruz kalmıştır. Buna karşılık erdem etiğini savunan ve bu yorumcuları eleştiren karşıt bir kutup daha doğmuştur. Bunun neticesinde erdem etiğinin “kişilikten-yoksun” olup olmadığına yönelik literatürde yer alan önemli bir tartışma devam etmektedir. Bu makale, önce Stocker’in argümanını mercek altına almakta, söz konusu literatürü tanıtmakta ve bu literatürde erdem etiğine saldıran en güçlü iki yorumcu olan T. Hurka ve S. Keller ile erdem etiğini savunan en ünlü iki yorumcu olan J. Annas ve G. Pettigrove’un sırasıyla saldırı ve savunu argümanlarını analiz etmektedir. İkinci olarak bu makale, anılan tartışmanın savunu kutbunda yer almakta, ancak benzer savunuyu yapan yorumcuların argümanlarının zayıf taraflarını saptamaktadır. Aynı tarafta ve fakat farklı bir pozisyonda durma iddiasında olan makale, erdem etiğini söz konusu itiraza karşı savunmak adına Anscombe’un “ahlakta otorite” teorisini yardıma çağırmaktadır. Eğer bu makale Anscombe’un “ahlakta otorite” teorisinin erdem etiğini “kişilikten-yoksunluk” itirazından kurtarabileceğini ortaya koymayı başarabilirse, bu, son tahlilde Anscombe’un erdem etiğine bir başka katkısını göstermek açısından ayrı bir önem arz edecektir. Bunu gösterme çabası makalenin iddiaları arasındadır.
Erdem Etiği İtirazlar Kişilikten-Yoksunluk Eylem Güdü Gelişim Ahlakta Otorite
M. Stocker, a virtue ethicist, argues that other modern moral theories fail to provide agents with motives and motivators while giving them reasons and justifications to act, in order to show that virtue ethics, revived in the 20th century, is a rival and alternative theory. Stocker characterizes these theories, deontology and consequentialism, as “moral schizophrenia” because they do not take into account the nature of the agent, and tries to demonstrate the originality of virtue ethics, which emphasizes the agents flourishing and character. However, Stocker’s argument has been challenged by a group of commentators who argue that virtue ethics suffers from the same deficiency, which can be characterized as “self-effacement”. On the other hand, an opposing pole emerged that defended virtue ethics and criticized these commentators. As a result, there is an on-going debate in the literature about whether virtue ethics is “self-effacing” or not. This article first focuses on Stocker’s argument, introduces the literature in question, and analyzes the arguments of T. Hurka and S. Keller, the two strongest commentators attacking virtue ethics, and J. Annas and G. Pettigrove, the two most famous commentators defending virtue ethics, respectively. Secondly, this article takes the pole of the debate but identifies the weaknesses of the arguments of commentators making a similar defense. Claiming to stand on the same side but from a different position, my article calls upon Anscombe’s theory of “authority in morals” to defend virtue ethics against this objection. If this article succeeds in showing that Anscombe’s theory of “authority in morals” can save virtue ethics from the “self-effacement” objection, this will be of particular importance in terms of showing another contribution of Anscombe to virtue ethics in the final analysis. The attempt to show this is among the claims of my article.
Virtue Ethics Objections Self-Effacement Action Motive Flourishing Authority in Morals
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Etik |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 3 Haziran 2024 |
Gönderilme Tarihi | 20 Mart 2024 |
Kabul Tarihi | 1 Mayıs 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Sayı: 21 |