MİT’in ‘proaktif’ ve ‘entegre’ yaklaşım üzerine inşa ettiği yeni istihbarat doktrini sayesinde, son 10 yılda Türkiye’nin dış ve güvenlik mimarisinin ana sütunlarından biri haline geldiğine tanıklık edilmektedir. Türk dış politikası, 2011 sonrası Ortadoğu ve Kuzey Afrika’daki stratejik ortamda yansımasını bulan yeni bölgesel güvensizlik dalgalarına ve sarmalına binaen dönüşürken; bu dönüşümde MİT, Türkiye’nin karşılaştığı güvenlik sorunlarının üstesinden gelmenin yanı sıra, Türk diplomasisine imkân, esneklik ve kolaylaştırıcılık sağlayan başat aktörlerden birisi olmuştur. Suriye, Irak ve Libya örnekleri; MİT’in Türkiye’nin güvenlik stratejisinin icrasındaki belirleyiciliğini, terörle mücadele politikasındaki operasyonel kapasitesini ve bizatihi istihbarat diplomasisinin, Türkiye’nin arka kapı diplomasisini şekillendirici rolünün en somut tezahürü ve kanıtı mahiyetindedir. Mevzubahis referanslardan hareketle, MİT özelinde Türkiye’nin artan istihbarat aktivizmini açıklamada üç itici faktörden bahsetmek mümkündür. Birincisi; istihbarat ve siyasa arasında kurulan yeni diyalog mekanizması olup, MİT’in 2000’lerdeki değişim ve dönüşümüne kaynaklık etmektedir. İkincisi; Türkiye’nin ihtiyaçlarına özgü kurumsal, hukuki, teknik ve mali düzenlemeleri ihtiva eden istihbarat reformu ve bu minvalde Ankara’nın dış, güvenlik ve savunma politikasının yapım ve uygulanma sürecinde MİT’e tanımladığı asli ve işlevsel roldür. Üçüncüsü; MİT’in kavuştuğu imkân ve kabiliyetler sayesinde Türkiye’nin yeni operasyonel sahasında inisiyatif alabilen güçlü ve aktif rolüdür. Makale, itici faktörler kapsamında istihbarat reformunun dinamiklerini, hükümetin yeni istihbarat politikasını ve MİT’in operasyonel açılımının yansımalarını izah etmeyi amaçlamaktadır.
Thanks to the new intelligence doctrine adopted by Turkey’s National Intelligence Agency (MIT) which is built upon a proactive and integrated approach, it is witnessed that MIT has become one of the main pillars of Turkey’s foreign and security architecture in the last decade. While Turkish foreign policy has been undergoing a constant transformation owing to the rising waves of insecurity in its’ region, seeing their reflections on the strategic environment of the Middle East and North Africa in the aftermath of 2011 Arab Spring; during this period MIT has become one of the leading actors, not only for providing solutions to avoid or mitigate the different security issues faced by Turkey but also offering opportunity, flexibility and a facilitatory role for Turkish diplomacy. Syria, Iraq, and Libya examples present the most tangible appearance and evidence of MIT’s decisiveness on Turkey’s security strategy implementation, the operational capacity to combat terrorism and intelligence diplomacy of itself, its persuasive role in Turkey’s back-channel diplomacy. Concerning the aforementioned developments, it is possible to put forth three driving factors in terms of exploring Turkey’s intelligence activism, in particular the MIT. The first one is the new dialogue mechanism between the intelligence and politics that MIT’s change and transformation in the 2000s originates. The second one is the unique intelligence reform designed peculiar to Turkey’s needs and demands which encompasses institutional, legal, technical, and financial regulations, and in this manner, the essential and functional role that Ankara qualified MIT during the process of Ankara’s foreign, security and defense policymaking and implementation. The third one is MIT’s strong and active role that can take initiative in Turkey’s new operational areas by virtue of the opportunities, skills, and abilities MIT has reached.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Uluslararası İlişkiler |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Temmuz 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Cilt: 8 Sayı: 2 |