İslam’ın ahlakî ve sosyal yönü hem fert hem de topluma dair düzenlemeleri gerekli kılmıştır. İslam’ın sosyal ve ekonomik hukuk kurallarını ihtiva etmesi ahlakî öğretilerden oluşan bir din olmasına mani olmadığı gibi ağırlıklı olarak ahlakî ve manevî öğretilerden müteşekkil olması da muamelat, münakehât ve iktisada dair ilke ve prensipleri vaz‘ etmesine engel değildir. Ancak bazı oryantalistlerin öncülük ettiği “Kur’ân’ın diğer semavî kitaplarla mukayesesine” dayalı olarak ortaya çıkan fikirler neticesinde söz konusu kutsal kitaplara uygulanan yöntemlerin Kur’ân’a da uygulanması kapsamında İslam hukukunu da ilgilendiren “tarihselcilik” gibi kavramlar tartışılmıştır. “Tarihe mal olmuş hususların bilgisi” yönüyle tarihselciliğin meşruiyet kazanması için disiplin içi bazı gelişme ve uygulamalara vurgu yapılmıştır. Oysa Kur’ân’a özgü bir kavram olarak te’vilin değerlendirilmesi durumunda İslam âleminde tarihselcilik gibi bünyeye yabancı kavramların zemin bulması zordur. Bu bağlamda te’vil ile tarihselciliğin mahiyet, kapsam ve amaç gibi açılardan değerlendirilmesi gerekmektedir. Ayrıca evrensellik iddiası olan İslam hukukunda içtihadın aklî bir yöntemi olarak te’vilin nasların anlaşılması, uygulanması ve güncellenmesindeki rolü aynı zamanda tarihselciliğe yol açan zemini de ortadan kaldırabileceği görülmektedir
Süreçte görüşmeye devam ederiz inşallah, kolay gelsin.
The moral and social aspects of Islam necessitated individual and societal arrangements. The fact that Islam incorporates social and economic standards of law does not exclude it from being a religion based on moral doctrines, and the fact that it is primarily based on moral and spiritual principles does not preclude it from teaching documentation, debates, and economic concepts. However, as a result of the theories proposed by certain orientalists based on “the comparison of the Qur’an with other holy books”, concepts concerning Islamic law, such as “historicity”, have been debated within the framework of the idea that the methods applied to other holy books be applied to the Qur’an, as well. It has become vital to stress specific in-disciplinary developments and practices in order for historicism to obtain legitimacy in terms of "knowledge of subjects that have constituted history." However, in the case of the evaluation of ta’wil as a concept specific to the Qur’an, the need for concepts such as historicism is undoubtedly minimal. In this context, it is necessary to evaluate ta’wil and historicism within the framework of perspectives such as nature, scope and purpose. Furthermore, the role of ta'wil in comprehending, implementing, and updating the scriptures as a rational process of ijtihad in Islamic law, which claims universality, can also be utilized to eliminate the ground leading to historicism.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din, Toplum ve Kültür Araştırmaları |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Aralık 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 |
Tevilat Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.