Tanınmış marka kavramı ülkemizde, 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin (“KHK”) kabulünden önceki dönemde de, şu anda Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (“TBMM”) önünde olan Sınaî Mülkiyet Kanun Tasarısı’nda da korunma kapsamı ve sınırlarının önem arz ettiği kadar tartışmalı da olduğu bir kavramdır. Tanınmış markanın tanımı, sınırları, tanınmışlığın tespiti ve tanınmışlığın belirlenmesinde uygulanacak kriterler konuları doktrin ve uygulamada tartışılmış, Anayasa Mahkemesi (“AYM”) tarafından 556 sayılı KHK’nın 7/1-(i) maddesinin iptal edilmesinden sonra bu tartışma başka bir boyuta taşınmıştır. Ancak söz konusu iptal kararı, tanınmış markaların ülkemizde korunmasını ortadan kaldırmamaktadır. Gerek 556 sayılı KHK’da bulunan tanınmış markalara ilişkin diğer hükümler, gerekse taraf olduğumuz Paris Sözleşmesi ve TRIPS Anlaşmasının ilgili hükümleri tanınmış markaların bu özelliğe sahip olmayan markalara göre daha geniş çaplı korumadan yararlanacağına işaret etmektedir. Bir markanın tanınmışlığının belirlenmesinde; Türkiye’nin uluslararası anlaşmalara taraf olması, WIPO ve TPE tarafından yayınlanan tanınmışlık kriterleri ve Yargıtay içtihatları konuya ışık tutmaktadır. Son olarak bu makalenin yazıldığı tarihte T.B.M.M.’de görüşülmekte olan Sınai Mülkiyet Kanun Tasarısı da, AYM tarafından iptal edilen “Paris Sözleşmesi Anlamındaki Tanınmış Markalar” korumasını nispi ret ve hükümsüzlük sebebi olarak hukukumuza yeniden entegre edecek şekilde düzenlemeler içermektedir.
Bölüm | Makaleler |
---|---|
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 25 Aralık 2016 |
Gönderilme Tarihi | 31 Ocak 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2016 Cilt: 2 Sayı: 2 |