5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 62. maddesi, mevduatın zamanaşına uğraması ile ilgili bir hüküm içermektedir. Hüküm şöyledir: “Bankalar nezdlerindeki mevduat, katılım fonu, emanet ve alacaklardan hak sahibinin en son talebi, işlemi, herhangi bir yazılı talimatı tarihinden başlayarak on yıl içinde aranmayanlar zamanaşımına tâbidir. Zamanaşımına uğrayan her türlü mevduat, katılım fonu, emanet ve alacaklar banka tarafından hak sahibine ulaşılamaması hâlinde, yapılacak ilânı müteakiben Fona gelir kaydedilir. Bu maddenin uygulanması ile ilgili usûl ve esaslar Kurulca belirlenir”. Görüldüğü gibi, aranmayan mevduat ve diğer değerler, belli bir ilan sürecinden sonra TMSF’ye intikal etmektedir. Anayasa’nın 35. maddesine göre, herkes mülkiyet ve miras hakkına sahiptir ve bu haklar ancak kamu yararı amacı ile ve kanunla sınırlanabilir. Ayrıca mülkiyet hakkının kullanımı toplum yararına aykırı olamaz. İşte bu noktada, 10 yıllık bir süreçte aranmayan mevduat ve diğer değerlerin, devletin mülkiyetine geçmesi ve mudinin bu alacaklarını talep hakkından yoksun kalması, kanımızca Anayasa’nın bu hükmüne aykırıdır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, borçlar hukuku anlamında bir alacak hakkı niteliğindeki mevdautı, sözleşme ve Ek 1 nolu Protokol çerçevesinde mülkiyet hakkı kapsamında değerlendirmektedir. Sorun on yıllık sürenin kısalığından ziyade, bu süreçten sonra bir ara dönem (30, 50 veya 100 yıl gibi) öngörülmeden, bankalarda unutulan mevduat ve diğer değerlerin Devletin mülkiyetine geçmesidir. Kuşkusuz bankalarda unutulan mevduat için bir yasal düzenleme yapılması zorunludur. Ancak bunun diğer bazı ülkelerde olduğu gibi, belli bir süreden sonra (muhtemelen mirasçısı da kalmayacak bir zaman sonra) Devlete intikal ettirilmesi ve orada dahi belli bir amaç için kullanılması önerilir. Oysa bu haliyle düzenleme, mülkiyet hakkına doğrudan müdahale niteliğindedir. Çözüm olarak ya yasama organının hükmü yeniden ele alması, ya da yerel mahkemeler veya Yargıtay’ın, konuyu Anayasa Mahkemesi’ne intikal ettirmesi ve olası bir iptal kararından sonra da yasama organının, hükmü yeniden düzenlemesi gerekmektedir.
Bölüm | Makaleler |
---|---|
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 20 Eylül 2017 |
Gönderilme Tarihi | 4 Ekim 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 Cilt: 3 Sayı: 1 |