Sufi tarikatlar, Hint Alt Kıtası’nda halk dindarlığının biçimlenmesinde, toplumsal uyumun güçlendirilmesinde ve İslâm’ın barışçıl yollarla yayılmasında kurucu bir rol oynamıştır. Bu makale, Çiştiyye, Sühreverdiyye, Kādiriyye ve Nakşibendiyye tarikatlarının halk dindarlığı üzerindeki dönüştürücü etkilerini, toplumsal uyuma katkılarını ve İslam’ın yayılma dinamiklerini Max Weber’in karizmatik otorite kuramı ve Pierre Bourdieu’nün habitus, dinî sermaye ve alan kavramları çerçevesinde sosyolojik bir perspektifle analiz etmeyi amaçlamaktadır. Araştırma, tarikatların yerel kültürle etkileşim yoluyla nasıl özgün bir dinî habitus oluşturduğunu, karizmatik liderlik ve dinî sermaye birikimi aracılığıyla toplumsal dönüşümü nasıl gerçekleştirdiklerini ve kast sistemine karşı eşitlikçi bir alternatif sunarak farklı dinî topluluklar arasında köprü işlevi gördüklerini ortaya koymayı hedeflemektedir. Çalışma, Weber ve Bourdieu’nün teorik kavramlarını sentezleyerek tarikatların hem manevi hem de sosyal etkilerini bütüncül bir şekilde değerlendirme konusunda literatüre özgün bir katkı sunmaktadır. Çalışma, literatür taramasına dayalı doküman analizi yöntemini kullanmıştır. İnceleme, özellikle 11.–16. yüzyılları kapsayan erken dönem ve Babür dönemine odaklanmakta; İngiliz sömürge yönetimi ve modern dönem kapsam dışı bırakılmaktadır. Bulgular, sufi tarikatların üç temel düzlemde etkili olduğunu göstermektedir: Birincisi, halk dindarlığının şekillenmesinde yerel kültürel unsurlarla İslâmî öğretileri harmanlayarak mistik ve pratik boyutları olan bir dindarlık biçimi ortaya çıkarmışlardır. İkincisi, kast sisteminin katı hiyerarşisine karşı eşitlikçi söylemler geliştirerek alt kastlardan bireylerin İslam’a geçişini kolaylaştırmış ve farklı dinî gruplar arasında birleştirici bir rol üstlenmişlerdir. Üçüncüsü, baskı yerine örnek olma temelli barışçıl tebliğ yöntemleriyle İslam’ı yaymışlardır. Sonuç olarak çalışma, sufi tarikatların Hint Alt Kıtası’nda sadece dinî birer kurum olmadığını, aynı zamanda toplumsal dönüşümün güçlü aktörleri olduğunu ortaya koymaktadır. İslâm’ın çok dinli ve çok kültürlü bir coğrafyada barışçıl yollarla yayılması, halk düzeyinde ilgi görmesi büyük ölçüde sufilerin kapsayıcı ve hoşgörülü yaklaşımının bir sonucudur. Bu durum karizmatik liderlik, dinî sermaye birikimi ve yerel kültürle etkileşim halinde gelişen özgün bir habitus inşasının ürünüdür.
Din Sosyolojisi Hint Alt Kıtası Sufi Tarikatlar Toplumsal Uyum Karizma ve Dinî Sermaye.
Ṣūfī orders played a central role in shaping popular religiosity in the Indian subcontinent, fostering social cohesion, and advancing the spread of Islam through peaceful means. This study analyzes the transformative contributions of the Chishtiyya, Suhrawardiyya, Qādiriyya, and Naqshbandiyya from a sociological perspective by combining Max Weber’s theory of charismatic authority with Pierre Bourdieu’s concepts of habitus, religious capital, and field. This research aims to reveal how orders constructed a distinctive religious habitus through interaction with local culture, generated social transformation through charismatic leadership and the accumulation of religious capital, and offered egalitarian discourses against the rigid caste hierarchy, thereby creating bridges between diverse religious communities. This study contributes to the literature by holistically evaluating the spiritual and social effects of orders, synthesizing the theoretical concepts of Weber and Bourdieu. Employing document analysis based on a comprehensive literature review, the research focuses primarily on the early period and the Mughal era (11th–16th centuries), while deliberately excluding the British colonial and modern contexts. The findings demonstrate that Ṣūfī orders were effective on three levels: first, they shaped popular religiosity by blending Islamic teachings with local cultural elements, producing a form of religiosity with mystical and practical dimensions; second, they developed egalitarian discourses against the rigid hierarchy of the caste system, thereby facilitating conversion to Islam among lower castes and assuming a unifying role among different religious groups; and third, they spread Islam through peaceful methods of daʿwa based on exemplary conduct rather than coercion. The study concludes that Ṣūfī orders were not merely religious institutions but pivotal agents of social transformation. Their inclusive and tolerant approaches enabled the peaceful expansion of Islam in a multi-religious and multicultural environment. This process, grounded in charismatic leadership, religious capital, and the creation of a unique habitus, highlights the enduring significance of Ṣūfī traditions for understanding the dynamics of religion and society in the Indian subcontinent.
Sociology of Religion Indian Subcontinent Ṣūfī Orders Social Cohesion Charisma and Religious Capital.
| Birincil Dil | İngilizce |
|---|---|
| Konular | Dini Araştırmalar (Diğer) |
| Bölüm | Araştırma Makalesi |
| Yazarlar | |
| Gönderilme Tarihi | 16 Ağustos 2025 |
| Kabul Tarihi | 3 Kasım 2025 |
| Yayımlanma Tarihi | 30 Kasım 2025 |
| Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Cilt: 12 Sayı: Özel Sayı |