Aim:This study aimed to determine whether there is a significant difference between the results of a standard biopsy and Doppler ultrasonography-guided biopsy of the temporal artery, which showed low preoperative pulse pressure.
Material and Methods: Data from 21 patients, who received preliminary diagnosis of temporal arteritis at the neurology clinic were retrospectively investigated. Patients were divided into two groups depending on the method with Doppler ultrasonography and without ultrasonography.
Results: Results from a total of 21 patients were evaluated. The first group consisted of 11 patients who underwent standard temporal artery biopsy, while the second group consisted of 10 patients who underwent ultrasonography-guided biopsy. Six patients in the group without the ultrasonography guidance showed insignificant results. Furthermore, the samples were insufficient in four of these six patients. In contrast, four patients from the Doppler ultrasonography-guided group were diagnosed with arteritis, in addition to the fact that an insufficient biopsy sample was not encountered in these patients.
Statistical analysis showed that there was no significant difference between the pathology results of the two groups.
Conclusion: Although we failed to find a significant difference between the groups, we believe that the Doppler ultrasonography-guided biopsy should be used as a supportive tool rather than diagnostic tool per se, as the Doppler ultrasonography-guided group did not provide insufficient biopsy samples in the pathology results as opposed to the standard group.
Amaç: Bu çalışmanın amacı, cerrahi işlem öncesinde nabız basıncı düşük olan temporal arterin, dopler ultrasonografi ile tespit edilen bölgeden alınan biyopsi ile standart biyopsilerin sonuçları arasında anlamlı farklılığın olup olmadığını değerlendirmektir.
Gereç ve Yöntemler: 2013-2019 yılları arasında merkezimizde nöroloji kliniğinde temporal arterit ön tanısı ile değerlendirilen ve biyopsi uygulanması için beyin ve sinir cerrahisi bölümüne konsülte edilen toplam 21 hastanın verileri retrospektif olarak incelendi. Hastaların medikal kayıtlarından toplanan veriler; hastaların demografik özellikleri (yaş, cinsiyet), alınan biyopsinin uzunluğu, görme kaybı varlığı, baş ağrısı varlığı, biyopsi öncesi eritrosit sedimantasyon hızı ile c-reaktif protein düzeyi ve cerrahide dopler ultrasongrafi kullanım durumu kaydedildi.
Hastalar, dopler ultrasonografi kullanılan ve kullanılmayan olarak iki gruba ayrıldı.
Biyopsi öncesi dopler ultrasonografi kullanımında deneyimli, anesteziyoloji uzmanı tarafından inflamasyona bağlı kanlanmanın az olduğu temporal arter trasesi ve dalları cilt üzerinden noktasal işaretleme yapılarak tespit edildi.
Standart biyopsi uygulamasında temporal arterin anatomik lokalizasyonuna göre cilt insizyonu yapılarak, ultrason eşliğindeki biyopside ise belirlenen traseye uygun olacak şekilde yapılan cilt insizyonu ile temporal artere ulaşıldı. Arter dokusundan yaklaşık 2 cm olacak şekilde biyopsi alındı.
Bulgular: Toplam 21 hastanın sonuçları incelendi. Hastalar işlem sırasında dopler ultrasonografi kullanımına göre 2 gruba ayrıldı. İlk grup 11 hastadan oluşan standart temporal arter biyopsi uygulanan grup, ikinci grup ise toplam 10 hastadan oluşan ultrason eşliğinde biyopsi yapılan grup olarak belirlendi. Hastaların ortalama yaşları 69 (39y-90y) olarak bulundu. Ultrason eşliğinde alınan doku örneklerinin ortalama uzunluğu 1,96±0.46 cm, standart cerrahi uygulanan biyopsi örneklerinin ortalama uzunluğunun 1,70±1.07 cm olduğu tespit edildi. Yapılan istatiksel analizde doppler kullanımının alınan örnek uzunluğunda anlamlı bir fark oluşturmadığı tespit edildi. (p=0.215) Biyopsi sırasında ultrason uygulanmayan toplam 11 hastanın altısında patoloji sonucunun anlamlı olmadığı ve bu altı hastadan dördünde patoloji sonucu yetersiz örnek olarak raporladı. Buna karşılık dopler ultrasonografi eşliğinde biyopsi alınan 10 hastanın dördüne arterit tanısı kondu ve yetersiz örnek sonucu ile karşılaşılmadı.
Sonuç: Çalışmamızdaki iki gurup arasında anlamlı fark olmasa da doppler yapılan gruptaki patoloji sonuçlarında yetersiz örnek sonucu ile karşılaşılmamış olması, dopler eşliğinde yapılan biyopsinin tanı koydurucu değil destekleyici uygulama olarak kullanılması kanaatindeyiz.
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Konular | Sağlık Kurumları Yönetimi |
Bölüm | Özgün Makale |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 29 Eylül 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Cilt: 12 Sayı: 3 |
e-ISSN: 2149-8296
The content of this site is intended for health care professionals. All the published articles are distributed under the terms of
Creative Commons Attribution Licence,
which permits unrestricted use, distribution, and reproduction in any medium, provided the original work is properly cited.