Kuraklık orman ekosistemleri üzerinde etkili olan önemli ekolojik faktörlerden biridir. Bu faktörün yaratmış olduğu sorunlar son yıllarda artan küresel sıcaklık ile artmış ve gelecekte daha da artması muhtemel görülmektedir. Kuraklık bitkilerin toprak üstü biokütle artımını %30-70 oranında düşürebilmekte ve uzun dönemli olduğunda ise doğal yayılışlarını ve çeşitliliklerini sınırlayabilmektedir. Ağaçların büyümesi % 80-90 oranında suyun elverişliliği tarafından kontrol edilmektedir. Ülkemizde 1990 yılı sonrasındaki kurak dönemlerde İç Anadolu, Karadeniz ardı kesimler ve Ege Bölgesinde çeşitli orman ağacı türlerinde kurumalar görülmüştür. Karadeniz Bölgesinde sarıçam (P. sylvestris L.) ve ladinlerde (P. orientalis (L.) Link.), İç Anadolu bölgesinde karaçamlarda (P. nigra Arn.), sarıçamlarda ve göknarlarda (Abies sp.), Ege Bölgesinde ise kızılçamlarda (P. brutia Ten.) kurumalar tespit edilmiştir. Bahsedilen bu kurumaların dışında kuraklık ve sıcaklık artışına paralel olarak ladin ormanlarında kabuk böceklerinin neden olduğu önemli oranda kurumalar gözlemlenmiştir. Ülkemiz koşullarında, kuraklığın şiddetli olması üzerinde coğrafi konumun yanı sıra, iklim değişimi, aşırı otlatma, çayır-mera ve orman alanlarının tarım alanlarına dönüştürülmesi ve şiddetli erozyon gibi etkenlerde önemli rol oynamaktadır. Ülke genelinde 1949 yılında 38.9 milyon ha olan çayır-mera otlak alanları, 1969 yılında 28.3 milyon hektara, günümüzde ise yaklaşık 21.8 milyon hektara düşmüştür. Yine işlenen arazi alanı 1935 yılında 8.5 milyon hektar iken bu miktar 1970 yılında 25 milyon hektara, günümüzde ise yaklaşık 28 milyon hektara ulaşmıştır. 1950-1997 yılları arasında meydana gelen orman alanı kayıpları yaklaşık 2.6 milyon hektardır. Kuraklığın orman ekosistemlerine vereceği zararları azaltmak için önemli orman ağacı türlerimizin kuraklığa dayanıklı orijinlerini veya ekotiplerini belirlemeye dönük bilimsel çalışmaların bir an önce yapılması gerekmektedir. Ayrıca orman alanlarının kuraklık risk haritalarının çıkarılması ve bu alanlarda ağaçları kuraklığa karşı dirençli kılacak silvikültürel müdahaleleri gerçekleştirerek ağaçların kuraklığa hazırlanması gerekmektedir. İklim projeksiyonları göstermiştir ki gelecekte ülkemiz daha da ısınacağından ağaçlandırma stratejileri buna göre şekillendirilmelidir; ağaç yetişmeyecek derecede az yağış alan alanlarda dikim yapılmamalı, eğer yapılacaksa da yapraklı türler veya çalı türleri tercih edilmeli, erozyon kontrolü ve otlandırma çalışmalarına daha fazla önem verilmelidir. Bu alanlara dikilen fidanlar kurak yıllarda kuruyacağından harcanan paralara yazık olacaktır. Ayrıca, ülkemiz, kuraklıkla ciddi şekilde mücadele etmek ve gerekli önlemleri almak zorundadır. Erozyonu azaltmak, toprak kaybını önlemek ve neticesinde orman ve tarımsal üretimi artırmak için bu mücadele elzemdir.
Drought is one of the important problems influencing forest ecosystems. This problem has been getting more attention recently due to impacts of global warming. Drought could decrease aboveground growth of plants by 30-70% and restrict their natural distribution boundary and biodiversity. Growth of trees is controlled by the availability of water up to 80-90%. In Turkey, drought triggered forest tree mortalities have been observed in leeward sides of Black Sea Region, Central Anatolian Region and Aegean Region. Dead trees of Scots pine and oriental spruce found in Black Sea Region, of black pine, scots pine and fir in Central Anatolian Region and of brutian pine in Aegean Region. In addition, drought triggered bark beetle infestation that caused dying of thousands of spruce trees in Eastern Black Sea Region. Main reasons of increasing drought effect are global warming, overgrazing, conversion of grassland and forest areas into croplands and increased erosion in Turkey. Grassland area in Turkey was 38.9 million ha in 1949 and this area had been decreased to 28.3 million ha till 1969 and today is 21.8 million ha. While agricultural land area was 8.5 million ha in 1935, it increased to 25 million ha in 1970 and today it is 28 million ha. Meanwhile forested land area had been decreased up to 2.6 million ha from 1950 to 1997. In Turkey, drought tolerant ecotypes of important timber species need to be selected in order to reduce the potential effects of global warming on tree mortalities. Additionally, drought risk maps of forest areas should be prepared to determine drought risk assessment and take necessary measures. Drought can further accelerate the effects and extent of erosion. Therefore, it is also important to account the effects of erosion on the productivity of agricultural and forest goods. Finally, effects of global warming need to be incorporated into afforestation strategies of Turkey.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Derleme |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Mart 2018 |
Kabul Tarihi | 26 Mart 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Cilt: 19 Sayı: 1 |