Hezeyanlı Bozukluk, 1987 yılında
DSM-III’te yer alan ve uluslararası platformda sağlık çalışanları tarafından
tanınan psikiyatrik bir bozukluktur. ABD toplumunun genelinde hezeyanlı
bozukluğun prevelansı, %0,18’dir. Hezeyanlı bozukluğun birçok alt türü
bulunmaktadır. Bu alt türler; perseküsyon, grandiyöz, kıskançlık, somatik,
erotomanik ve karma türde sanrılardır. Bu bozukluğun tedavisinde genellikle
ilaç ile tedavi yöntemi tercih edilmektedir. Hezeyanlı bozukluğun önemine
rağmen hakkında sahip olunan bilimsel veriler sınırlıdır.Bu durumun ana sebebi,
bu bozukluğa sahip kişilerin genel işlevselliklerinde kayda değer bir düşüşün
meydana gelmemesi ve bu kişilerin tedavi arayışına girmemeleridir. Sahip olunan
bilginin sınırlı olması, insan yaşamını ciddi anlamda olumsuz etkileyebilecek
bir bozukluk olan hezeyanlı bozukluğun tanı ve tedavi sürecini sekteye
uğratabilmektedir. Hezeyanlı bozukluk hakkında mevcut bilimsel ve güvenilir
bilginin sınırlı olması, birçok bilim insanını bu bozukluğun doğasını ortaya
çıkarmaya yönelik araştırmalar yürütmeye sevk etmiştir. Bu doğrultuda yıllar
içerisinde ulusal ve uluslararası düzlemde birçok bilimsel çalışma
gerçekleştirilmiştir. Bu araştırmanın amacı; yıllar içerisinde hezeyanlı
bozukluğa dair yürütülmüş ve bozukluğun daha iyi anlaşılmasına katkıda bulunmuş
bilimsel literatürü inceleyerek bu bozukluğa sahip hastaların tanı ve tedavi
süreçlerinin etkinliğini arttıracağı düşünülen bilimsel ve güncel bilimsel bulguların
derlenmesidir. En dikkat çekici araştırma bulguları HLA-A-03* geni ile
hezeyanlı bozukluk arasında bir ilişkinin varlığına ve HSV 2 glikoprotein gG2
ile psikotik bozukluklar arasında bir ilişki bulunduğuna işaret eden
bulgulardır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 28 Şubat 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Cilt: 3 Sayı: 5 |