Inthis essay, by making a distinction between existential purposes of books and their physicality, their existentialpurpose is stated to be delivering knowledge. But, because knowledge is not a physical thing, what are delivered in books are only codes and symbols as a representative. In fact, knowledge is everywhere as long as it originates from nature. Therefore, a tree or a cloud is a carrier of knowledge. Inthis sense, by establishing an analogy with prehistoric primitive people, nature can be said to be a vast/endless open air library. Following the same path, knowledge originating from nature is stated to be a social/collective accumulation which cannot be subjected to property relations. Library buildings are public spaces which serve to this social collective knowledge which is independent from relations of property. However, considering non-physical collective nature of knowledge and the existential purpose of books, libraries are not the only public spaces where knowledge is shared. Open-air libraries set in public spaces like parks may increase the possibility of equal access to knowledge which roots in its sociality and represents that “knowledge is everywhere”. In this essay, these kinds of park libraries are stated to have the potential to reverse the relations of property and domination over knowledge by mentioning the example of Gezi Park Open-Air Library which was set in Taksim Gezi Park in June 2013
Park libraries Gezi Park Open-Air Library sociality of knowledge collectivenature of knowledge
Yazıda, kitapların fiziksellikleri ile varoluşsal amaçları arasında bir ayırım yapılarak, kitapların varoluşsal amacının, bilgiyi iletmek olduğu belirtilmiştir. Ancak bilgi fiziksel bir şey olmadığından, kitaplarda iletilenler, temsili olarak yalnızca birer kod veya simgedir. Oysa bilgi, Doğa’dan kaynaklandığıölçüde her yerdedir. Dolayısıyla bir ağaç ya da bulut da bir bilgi taşıyıcısıdır. Bu anlamda, tarih öncesi ilkel halklarla da bir analoji kurularak doğanın, aslında uçsuz bucaksız bir açık hava kütüphanesi olduğu ifade edilmiştir. Buradan devamla, Doğa’dan kaynakladığı ölçüde, bilginin, toplumsal/kolektif bir birikim olduğu ve mülkiyet ilişkisine tabi olamayacağı ifade edilmiştir. Kütüphane binaları, bilginin bu mülkiyet ilişkisinden uzak, toplumsal/kolektif oluşuna hizmet eden kamusal mekânlardır. Ancak bilginin fiziksel olmayan kolektif doğası ve kitapların varoluşsal amacı dikkate alındığında, bilgininpaylaşılacağı kamusal mekânlar sadece kütüphane binaları değildir. Parklar gibi kamusal alanlarda kurulan açık hava kütüphaneleri, bilginin toplumsal oluşundan kaynaklanan bilgiye eşit erişimin olanağını arttırabilir ve bilginin her yerdelik’ini temsil edebilir. Yazıda 2013 Haziran’ında Taksim Gezi Parkı’nda oluşturulan Gezi Parkı Açık Hava Kütüphanesi örneğinden söz edilerek, bu türden park kütüphanelerin bilgi üzerindeki mülkiyet ve tahakküm ilişkisini tersine çevirebilecek potansiyele sahip olduğu belirtilmiştir.
Park kütüphaneleri Gezi Parkı Açık Hava Kütüphanesi bilginin toplumsallığı bilginin kolektif doğası.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Research Article |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Temmuz 2014 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2014 Cilt: 28 Sayı: 3 |
Bu dergi içeriği CC BY 4.0 ile lisanslanmaktadır.