Ana gövdesini sözlü kültürün
oluşturduğu Alevi ve Bektaşi inanç
sisteminin özellikle 20. yüzyılın ikinci
yarısında yoğun olarak başlayan
şehirleşme, modernleşme ve göç gibi
olgulardan olumsuz olarak etkilendiği
bir gerçektir. Bu dönemde Alevi
kimliği diğer kapalı toplumlar gibi
kriz ve dönüşüm yoluna girmiştir.
Modernizmin ve şehirleşmenin
dayatmaları karşısında geleneksel
inanç ve kültür unsurlarını muhafaza
etmekte ya da bu unsurları modern
hayata uyarlamakta zorlanan Aleviler,
ilk dönemlerde çeşitli nedenlerle
kimliklerini gizleme yoluna gitseler
de yüzyılın sonlarına doğru özellikle
1980’li yıllardan itibaren yerel
aidiyetlere dönmeye başlamışlardır
(Yıldırım, 2018, 23). Alevi ve Bektaşi
inanç sisteminin dini ve sosyal yapısını
muhafaza etmeye çalışsa da gerek
çevresel faktörler, gerek şehirleşme gerek de çeşitli baskılar sebebiyle aktarım esnasında bazı kayıplara ve değişimlere uğradığı muhakkaktır. Söz konusu aktarım sürecinin günümüzde dahi en az hasarla tamamlanabilmesini sağlayan başat unsur halk arasında dedeler, zâkirler ya da muhipler tarafından tutulan defterlerdir. Bu defterler inancın, ritüellerin ve bunlar etrafında oluşan geleneğin gelecek kuşaklara aktarılmasında önemli pay sahibidir. Bu anlamda Bulgaristan yöresinde Alevi ve Bektaşi kültürünün aktarımında katkısı olan Muhammet Mutlu’nun Hü Dost adlı bu çalışması önemli bir paya sahiptir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | Yayın Değerlendirme |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 27 Mart 2022 |
Gönderilme Tarihi | 29 Aralık 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Sayı: 101 |
Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Velî Araştırma Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.