Bu çalışma, Nur Suresi 35. Ayeti “Allahu nuru’s-semavati ve arz”da geçen “Nur” kelimesinin kelime, kavram anlamları etrafında ele almaktadır. Nur kelimesinin kavram ve terim olarak Tasavvuf literatüründe ele alınışına da değinerek Alevi Bektaşi çevrelerin bu ayeti, zikrin önemli bir parçasına dönüştürmesi etrafında kazandığı anlam ayet, tefsir ve Kuran lafızlarını ele alan kaynaklardan yararlanarak izah etmeye çalışmaktadır. Alevi Bektaşi çevrelerin meydanın açılışı veya cemin başlangıcı olarak Nur ayetinin okunması, bu uygulama için gülbankların okunması ve Nur Suresi 35-37. Ayetlerin tamamı etrafında konunun değerlendirilmesinden dolayı ayette geçen Nur’un yanında “Mişkat”ın da kelime, kavram izahı ile kazandırılan anlam da verilmeye gayret edilmiştir. “Allah göklerin ve yerin nurudur” ayetinde zikredilen nur kavramı ve yine ayetin devamında bu nurun sembolik ifadelerle anlatılması ilk dönemlerden itibaren üzerinde çokça durulan bir konu olmuştur. Kimi İslam âlimleri söz konusu sembolleri sadece yorumlarken kimileri de bu sembolik anlatımlardan yola çıkarak bunu bir ibadet formuna dönüştürmüştür. İşte bu ayet Alevîlik ve Bektaşilikte çerağ uyandırma olarak ritüelleşmiş olup elinizdeki çalışmada bu konu üzerinde durulacaktır. Nihayetinde Allah’ın göklerin ve yerin oluşu, bu nurun yaratılışın başlangıcından itibaren var olduğu gibi asla söndürülmesi de söz konusu olmayacağına işaret edilmektedir. Bundan dolayı çerağ yakılmaz yeniden uyarılır ve çerağ söndürülmez dinlenmeye bırakılır. Sonuç olarak Alevi Bektaşi, meydanının açılışı ilk olarak Nur Suresindeki 35. Ayetin okunması ve sembolik olarak duvarda, yerde ve belli bir kayıt üzerinde duran çerağ adı verilen mumların uyarılması yani yakılmasıyla başlamaktadır. Çerağı uyaran kişiye Çerağcı adı verilmektedir. Çerağın uyarılmasından önce mürşit, pir veya dede tarafından destur verilip çerağcıya uyarma izin verilir ve çerağı uyardıktan sonra da yaptığı hizmetten dolayı mürşit, pir veya dede tarafından dua verilir. Özellikle Nur ayetindeki nur ve mişkat kelimelerinin kazandırıldığı kavramsal çerçevenin mecazi aktarımının ötesinde Alevi Bektaşilerce zikrin en önemli parçası kılınması ve bu ayetten yola çıkarak bir uygulama olarak zikrin parçasına dönüştürülmesi yanında gülbank ve dualarının hazırlanmasına dikkat çekilmiştir. Nur ayeti, başta sufi çevreler olmak üzere bir izah ile açıklanmaya çalışılmış. Kuranı Kerim lafızlarını konu edinen eserler, tefsirler ve sufi çevrelerin görüşlerinden yola çıkarak konu izah edilmiştir.
This study deals with conceptual meanings of the word “Light” in “Allahu nuru’s-semavati ve arzGod is the light of the heavens and the earth” in the 35th verse of Sūrah an-Nur. Referring to the way the word “nūr” is considered as a concept and term in Sufism literature, it tries to explain the meaning gained by the Alawi Bektashi community around transforming this verse into an important part of dhikr by using the sources dealing with verse, commentary and Qur’ān words. As the Alevi and Bektashi community read the verse of Nur as the opening of the square or the beginning of the Cem, and the reading of the Gulbanks for this practice and the evaluation of the issue within the framework of the 35 and 37th verses of Sūrah an-Nūr, along with the word Light in the verse, Mishkat is given as a word and a concept. The concept of “nur” mentioned in the verse “Allah is the light of the heavens and the earth” and the explanation of this light with symbolic expressions in the continuation of the verse have been a topic that has been emphasized since the first periods. While some Islamic scholars only interpreted these symbols, others turned it into a form of worship based on these symbolic expressions. This verse has been ritualized in Alawism and Bektashism as warning Çerağ light or sacred light and this subject will be focused on in the present study. These practices are called erkân rule and they are preserved and transferred with the works called “Erkanname” where the practices are recorded. Ultimately, the issues such as God’s being the Light of the heavens and the earth, that this light has existed since the beginning of creation and that it will never be extinguished are also mentioned in this study. Therefore, it was emphasized that the statements used around çerağ and its service were carefully selected and used, that çerağ is not burned, it’s re-stimulated, and çerağ is not extinguished, it is left to rest. As a result, the opening of the Alawi Bektashi square begins with reading of the 35th verse in Sūrah an-Nūr and lighting of candles called “çerağ” symbolically standing on the wall, on the floor and on a certain floor. The person who warns/lights the çerağ is called “çerağcı”. Before the çerağ is warned/ lightened, the çerağcı request permission from the murshid, pir or dede a person who leads rituals or guides people in Alevism , and after warning the çerağ; he is prayed by murshid, pir and Dede for his service. Gulbank prayer is read to çerağcı a person who warns the çerağ/candle by murshid, pir or Dede for his service after warning the çerağ. In this study, it was noted that the words light and Mishkat in the Verse of Nur are considered the most important part of dhikr by the Alevi and Bektashis, beyond the metaphorical transfer of the conceptual framework it has acquired, and that it has been turned into a part of dhikr based on this verse, as well as the preparation of gulbank and prayers.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 2 Mart 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Sayı: 97 |
Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Velî Araştırma Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.