Tasavvuf hareketinin başlangıcı Hz. Muhammed, sahabe ve tâbi’ûn devrine kadar götürülmekle beraber, onun müstakil bir hareket haline gelmesi VIII. asrın ikinci yarısında başlar, IX. asırda doğuş dönemini tamamlar. Basra ve Kûfe civarında başlayan zühd hareketi ve buna bağlı olarak gelişen tasavvuf, zaman içinde yayılarak Mâverâünnehir ve Horasan bölgelerine de ulaşır. Bu bölgelerde tasavvufa yön veren oldukça önemli sûfîler ve tasavvuf teorisyenleri yetişir. Tasavvuf inancı İslamî bir temel üzerine kurulmakla birlikte zaman içinde yayıldığı coğrafyalara ve o coğrafyada yaşayanlara göre bazı farklılıklar gösterebilmekte ve bu durumda İran tasavvuf anlayışı, Türk tasavvuf anlayışı gibi adlandırmalar ortaya çıkabilmektedir. Bu çalışmada da Horasan merkezli Türk tasavvuf anlayışının erken dönem tasavvuf anlayışı ile olan ilişkisi ele alınacaktır. Burada erken dönem tasavvuf anlayışı ile kastedilen; Kuşeyrî, Hücvîrî, Kelâbâzî gibi tasavvuf teorisyenlerinin eserlerinde sistemleşen ve bu yol üzerine inşa edilen tasavvuf anlayışıdır. Bu yazarların eserleri tasavvufun daha çok teorik, sistemleşmiş ya da kurumsallaşmış boyutunu yansıtmaktadır. Horasan merkezli Türk tasavvufu için de Hacı Bektâş-ı Velî, Ahmed Yesevî gibi erken dönem sûfîlerinden faydalanılacaktır ki bu isimler de tasavvufun daha çok amelî, irfânî boyutunu temsil etmektedir. Bu sayede sistemleşmiş tasavvuf anlayışı ile Horasan merkezli Türk tasavvufu anlayışının birbiriyle olan ilişkisi değerlendirilmeye çalışılacaktır.
The beginning of the sufi movement goes back to the time of the Prophet, the Companions and “tâbi’ûn” the second generation following the Companions of the Prophet time. However, its emergence as an individual movement started in the second half of 8th century and it completed its emergence period in the 9th century. Sufism developed thanks to the movement of asceticism, which was started in Basra and Kufah cities and spread to Mawarannahr and Khorasan provinces. Influential and distinguished sufi scholars who led the way of sufism were brought up in these areas. Sufi worldview is established on an Islamic base; however, it has its variations depending on the geographies it spread over time. Accordingly, we have variations in nomenclature such as Iran sufism, Turkish sufism. In this study, the relationship between the Khorasan-based Turkish sufism and the early period sufism will be discussed. What is meant by early period sufism here is the sufism concept established on and through the works of sufi theoreticians such as Al- Kushayrī, Hujwīrī, Kalabāzī. The works of these authors reflect the theoretical, systematized or institutionalized dimension of sufism. As to the Khorasan based Turkish Sufism, we will try to appeal to the views of the sufīs of the early sufism such as Haji Bektash Walī, Khwaja Ahmad Yasawī, who represent the dimensions of sufi wisdom and action of sufism. By this means, we will try to examine the relationship between systematic understanding of sufism and Khorasan-based Turkish sufism.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 16 Mart 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 Sayı: 81 |
Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Velî Araştırma Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.