İnsanlar, tarih boyunca faydalandıkları diğer canlı türlerine olan minnettarlıklarını, onlara bir türkutsiyet yükleyerek gösterme yoluna gitmişlerdir. Özellikle geyik ve bunların evcilleştirilmiş türleriolarak kabul edilebilecek olan koç-koyun, keçi-teke gibi göçebe topluluklarla beraber hareketetme kabiliyeti yüksek olan hayvanların, insanların gündelik yaşantısı ve dini ritüellerindeki yerivazgeçilmez olmuştur. Etinden, sütünden, derisinden, boynuzlarından, kemiklerinden ve hatta bazıtürlerinin göbeğinden çıkan güzel kokusundan faydalanılan geyiklerin; dağda, kırda, bayırda özgürcedolaşırken, toplumda büyük saygı duyulan kişilerle olan birlikteliğine dair kıssalar, üzerinde merakuyandıran konular arasında yer alır. Birçok coğrafî birime isim kaynağı olan geyik ve türlerinin,toplulukların ve şahsiyetlerin isimlendirmesinde de sıklıkla kullanıldığı görülür. Akkoyunlular,Karakoyunlular, Tekeoğulları, Kızıl Boga, Geyikli Baba gibi örnekleri çoğaltmak mümkündür.Yeryüzü ile ilişkilendirilen geyiğin, dini metinlerdeki “sûr” borusuna benzetilen boynuzlarıylasevgiliye ve özgürlüğe “çağrı”yı simgelediği düşünülür. Bu çalışmada geyiklerin çeşitli kültürlerdekiortak öge olmalarından hareketle evrenselliği ortaya konulduktan sonra, Kızıl Boga, Geyikli Baba veKaraca Ahmed gibi bazı öncüler hakkında daha önce ortaya konulmamış orijinal belge ve yorumlarayer verilmiş ve birkaç vakfiye örneğinden hareketle geyiğin tasavvuftaki öneminin altı çizilmeyeçalışılmıştır. Çalışmanın kalenderilik ile ilgili çalışmalara katkı sağlaması umulmaktadır.
People, throughout history, had always considered other species as sacred, to which they felt grateful. Especially, deer and the related spices, such as ram-sheep, goat-billygoat, occupied a prominent and primary place in people’s daily life and their religious ritual. These animals were able to move with nomadic societies. Anecdotes on the fact that deers whose meat, milk, leather, horns and fragrance from belly, were roaming with much respected persons in remote places, had aroused interest. Deer and its species, which inspired many toponyms, are seen to have been used to name societies or clans and individuals, such as Akkoyunlular, Karakoyunlular, Tekeoğulları and Kızılboğa. Deer, identified with earth, is in respect of its horns resembled to trumpet blown by the Angel Israfil, thought to symbolise the “message” for darling and freedom. In this study, after the universality of deers has been put forward by considering the fact that they are common elements in various cultures, some leaders such as Kizil Boga, Geyikli Baba and Karaca Ahmed are approached and commented through inedited documents. Besides, based on a few waqfiya endowment , the importance of deer in mysticism tasawwuf is emphasized. As such, this study is expected to make very important contributions to studies related to Qalandariyya
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 17 Aralık 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Sayı: 96 |
Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Velî Araştırma Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.