Fütüvvet-nâmeler, dinî ve dünyevi yönü olan insanın her iki hayatını da şekillendirmeyi gaye edinen; ferdî ve içtimai düzenini tesis eden, toplumsal nizamı ve örgütlenmeyi teçhiz eden, kültürel birlikteliği besleyen, iktisadi gelişmeyi destekleyen, hukuki meselelere eğilen, ideal insanı tarif eden ve ideal topluma rehber olan metinlerdir. Fiziksel, zihinsel ve duyuşsal bakımdan insana dair bir form ortaya koyan fütüvvet-nâmeler, esaslar noktasında ayetlere, hadislere ve tasavvufa bağlı kalarak hem ahlaki hem de İslami bir yazın türünü ifade etmektedir. 13. yüzyıldan bu yana manzum ve mensur olarak pek çok Türkçe fütüvvet-nâme kaleme alınmış, en önemli ve hacimli olanları üzerinde birçok bilimsel çalışma yapılmıştır. Fakat kütüphanelerde hâlâ günümüz bilim dünyasına tanıtılmamış fütüvvet-nâmeler bulunmaktadır. Bu da kıymetli bir yazın türü olan fütüvvet-nâmeler hakkında son sözü söylemeyi geciktirmekle birlikte, fütüvvet-nâmelerin anonimleşecek kadar yaygınlaştığına, bu türe halkın rağbetinin ve ehlinin talebinin çok olduğuna değerli bir delildir.
Bu çalışmada; Ankara Milli Kütüphane Yazmalar Koleksiyonu’nda yer alan 06 Mil Yz A 2031/1 numarada kayıtlı bir el yazması kitabın içinde, 1b-10b yaprakları arasında peşpeşe bulunan, müellifi bilinmeyen iki fütüvvet-nâme üzerinde durulmuştur. Birinci fütüvvet-nâmede ana konu ve olay, nakîbin bir kûçeği erenler huzuruna çıkarması ve erenlerden icazet dilemesi etrafında şekillenmiştir. Ayrıca üstad ile şakird arasındaki ilişki üzerinde de önemle durulmuştur. Eserde “selam vermek, nefes vermek, dükkân süpürmek, sofra çekmek, hak talep etmek, yol atası, yol kardeşi” gibi konuları kapsayan fütüvvet adabı ve erkânı işlenmiş; fütüvvetle ilgili soru ve cevaplara yer verilmiş; ayetlerle konular desteklenmiş; nasihatler, dualar edilmiş; tercümanlar eklenmiştir. İkinci fütüvvet-nâmede ise dört sayfa kopmuş olup, eserde genel olarak Hz. Ali’nin belin bağladığı kişiler ve Hz. Selman’ın belini bağladığı silsile ile kişilerin temsil ettikleri meslekler sırasıyla anlatılmıştır. İlim âlemine tanıttığımız bu iki eserin fütüvvet-nâme literatüründeki önemi ve yeri, ilk eserin fütüvvet erkânı özelinde hazırlanmış bir metin olması; ikincisinin de bel bağlama ve silsilesi konusunda bilgiler içermesiyle ilgilidir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 13 Aralık 2022 |
Yayımlanma Tarihi | 3 Aralık 2022 |
Gönderilme Tarihi | 1 Ekim 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Sayı: 104 |
Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Velî Araştırma Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.