İnsan belleği, birçok farklı yönden defalarca ele alınmış, çeşitli yorumlarla değerlendirilmiştir. Araştırmacıların üzerinde durduğu temel nokta belleğin kolektif bir yapı sergilediğidir. Hatırlama bireysel bir eylemdir ancak hatırlamanın merkezi olan bellek toplumsal olarak şekillendirilir. Belleğin toplumsal olduğu yönünde görüş bildiren ilk araştırmacı M. Halbwachs’tır. Onun dışında bellekle ilgili çeşitli değerlendirmeler yapılmıştır. Bunlardan en dikkat çekicilerinden biri J. Assmann’ın öne sürdüğü “kültürel bellek” kuramıdır. Buna göre bellek ikiye ayrılır. İletişimsel bellek, bireyin çağdaşları ile paylaştığı anıları içerir. Bu bellek mevcut anda oluşur ve yalnızca taşıyıcıları yaşadığı sürece var olmaya devam eder. Kültürel bellek ise çok geçmiş zamana dayanır. Burada efsanevi köken tarihi ve geçmişe ait çarpıcı noktalar yer alır. Kültürel belleğin hatırlama eylemi sembolik hatırlama figürleri ile işlevsel hale gelir. Kültürel belleğin aktarımı; şaman, şair gibi özel ve seçilmiş olduğu düşünülen kişiler tarafından sağlanır. Böylece tören, ritüel gibi teatral performanslar sayesinde grubun belleği ve kimliğinin korunması hedeflenmektedir. Alevi toplumu da kendi kültürel dünyalarını oluşturmuş ve bir inanç etrafında buluşmuş bir topluluk olarak oldukça derinlerde gömülü bir kültürel belleğe sahiptir. Hz. Muhammed’in vefatından sonra yaşanan halifelik tartışmaları çerçevesinde Hz. Ali’nin ve oğullarının yaşadıkları Alevi toplumunun hafızasında acı dolu hatıralar olarak yer etmiştir. Kerbelâ olayının ise Alevi kültüründe ayrı bir yeri vardır. Kerbelâ, Alevi kültüründe acının, kederin, haksızlığın ve adaletsizliğin bir sembolü haline gelmiş, Kerbelâ ile ilişkili tüm figürler ve motifler onların kültürel belleğinde derin izlerle yer edinmişlerdir. Alevi toplumunun hafızası Kerbelâ’ya ve onun etrafında yaşanmış tüm haksızlıklarla ilgili bilgilerle doludur. Bunlar çeşitli hatırlama figürleri ile sık sık bellek yüzeyine çıkarak, geçmişin yeniden yaşanmasına, yeniden kurulmasına neden olurlar. Alevi toplumunun sahip olduğu kültürel belleğin izlerinin sürülebileceği en kıymetli folklorik ürünlerden biri Pir Sultan’ın şiirleridir. Pir Sultan, Alevi toplumunun bir parçası ve sözcüsü olarak Osmanlı-İran devletleri arasında yaşanan çatışmaların etkisiyle kültürel belleğindeki kodları yeniden hatırlamış ve onları şiirine içtenlikle, zaman zaman kin ve öfke ile aktarmıştır. Bu çalışmada Pir Sultan’ın şiirlerinde kültürel belleğin izleri sürülmüş, Alevi toplumu için oldukça büyük bir önem taşıyan hatırlama figürleri incelenmiştir. Çalışmanın amacı Alevi toplumunun kültürel belleğinin Pir Sultan’ın şiirine nasıl ve hangi kaynaklar vasıtasıyla yansıdığını, bunun bir şair olarak Pir Sultan’a nasıl etki ettiğini tespit etmektir. Bu doğrultuda yapılan incelemeler sonucunda Pir Sultan’ın belleğini Alevi toplumunun folklorunun şekillendirdiği ve şiirlere yansıyan belleğin hatırlama figürlerinin Pir Sultan’ın bakış açısından olumlu ve olumsuz yönde ayrıldıkları tespit edilmiştir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Bölgesel Çalışmalar |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 3 Temmuz 2023 |
Gönderilme Tarihi | 13 Haziran 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Sayı: 106 |
Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Velî Araştırma Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.