Firâknâmes are texts that generally sing of separation, they are also texts that can be associated with elegies. However, while elegies express the deep sorrow of the author for the death of a person or a creature that was very precious to him, firâknâmes are texts that deal with the anguish of separation, farewell and estrangement as well as death. Therefore, firâknâmes are closely related to the texts called “iştiyâknâme”, “tahassürnâme” or “hasretnâme”. In fact, some texts written in this genre also have biographical/autobiographical features to a great extent, as they deal with the poet's separation from his homeland or the person he loves. Firâknâmes, the first examples of which appear in Persian literature, are also found in Turkish literature. Accordingly, since the beginning of classical Turkish poetry, more than 25 texts have been identified that can be included in firâknâmes. A text that can be added to these texts is the verse “âh el-firâk” in Ferîde Hanım's Divan, which she apparently wrote for her deceased husband Ali Râif Efendi.
In this study, after the intralingual translation of the verse, which is in Ferîde Hanım's Divan and consists of five stanzas, the verse in question has been analyzed and annotated in the context of firâknâme. Ferîde Hanım wrote this verse, the last line of each stanza of which is repeated as “Hasretâ vâ firkatâ sad elvedâ âh el-firâk”, in other words, it is written in the form of a continuous museddes, in 1858 after the death of her husband Ali Râif Efendi. The verse, which is titled “It was written for the death of my husband Ali Râif Efendi”, is written in the aruz pattern “fâ'ilâtün fâ'ilâtün fâ'ilâtün fâ'ilün”. It is possible to say that this poem, which can also be associated with the genre of mersiye, is written in the style of firâknâme in terms of both its repeated last lines and its vocabulary. We believe that this article will give direction to the studies to be conducted in order to reveal the historical course of the poems written in the style of firâknâme.
Firâknâmeler, genel olarak ayrılığı terennüm eden metinler olmakla birlikte mersiyelerle ilişkilendirilebilen metinlerdir. Ancak mersiyeler, müellif için çok kıymetli olan bir insan veya bir canlının ölümüne karşı duyduğu derin acıyı terennüm ederken firâknâmeler ise ölümün yanı sıra daha çok ayrılığın, vedanın veya birinden uzaklaşmanın verdiği ıstırabı işleyen metinler olarak karşımıza çıkmaktadır. Dolayısıyla firâknâmeler, iştiyâknâme, tahassürnâme ya da hasretnâme adıyla adlandırılan metinlerle de yakından ilişkilidir. Hatta bu tarzda yazılan bazı metinler, müellifin vatanından yahut sevdiği kişiden ayrı düşmesi bahsini açarken önemli ölçüde biyografik/otobiyografik özellikler de taşımaktadır. İlk örnekleri Fars edebiyatında görülen firâknâmelere Türk edebiyatında da rastlanmaktadır. Buna göre klasik Türk şiirinin başlangıcından itibaren firâknâmelere dâhil edilebilecek 25’i aşkın metin tespit edilmiştir. Bu metinlere eklenebilecek bir metin de Ferîde Hanım’ın Divan’ında yer alan ve vefat eden eşi Ali Râif Efendi için kaleme aldığı anlaşılan “âh el-firâk” manzumesidir.
Bu çalışmada Ferîde Hanım’ın Divan’ında yer alan ve beş bentten oluşan manzumenin dil içi çevirisi yapıldıktan sonra söz konusu manzume, firâknâme bağlamında incelenmiş ve şerh edilmeye çalışılmıştır. Her bendinin son mısraı “Hasretâ vâ firkatâ sad elvedâ âh el-firâk” olarak tekrarlanan yani mütekerrir müseddes şeklinde olan bu manzumeyi Ferîde Hanım, eşi Ali Râif Efendi’nin vefatından sonra 1858’de kaleme almıştır. “Zevcim Ali Râif Efendi’nin Vefâtına Söylenildi” başlığını taşıyan manzume, fâ‘ilâtün fâ‘ilâtün fâ‘ilâtün fâ‘ilün aruz kalıbıyla kaleme alınmıştır. Mersiye türüyle de ilişkilendirilebilen bu manzumenin gerek mütekerrir mısraı gerekse kelime kadrosu itibarıyla firâknâme tarzıyla yazıldığını söylemek mümkündür. Bu çalışmanın, firâknâme tarzıyla kaleme alınmış manzumelerin tarihi seyrini ortaya koyma noktasında yapılacak çalışmalara yön vereceği kanaatindeyiz.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Osmanlı Sahası Klasik Türk Edebiyatı, Klasik Türk Edebiyatı |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 5 Aralık 2024 |
Yayımlanma Tarihi | 15 Aralık 2024 |
Gönderilme Tarihi | 29 Mayıs 2024 |
Kabul Tarihi | 19 Eylül 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Sayı: 112 |
Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Velî Araştırma Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.