Dede Korkut’s Book, which is one of the basic oral works of Turkish folk culture, contains many elements. It is seen that the religious content, which is one of the pioneers of civilization, is handled very intensively. The history of belief of the Turkish society is, of course, very rich, and Dede Korkut’s Book is one of the rare stones of this mosaic. This harmony, which also included the pre-Islamic mystical beliefs of the Turks, did not decrease, but rather increased in the post-Islamic period. Because the positive transformation ability of Turks in adoption of life had a significant impact on this process. This characteristic of Turks, who do not exhibit a bigoted approach towards religion and societies, continued after Islamization. This approach, adopted by Turkish folk culture for centuries, have continued with a sufism centered interpretation in the post-Islamic period. Because sufism is a soft action interpretation of Islam with depth. The richness of the sufi interpretation observed in the Epic of Bogach Khan, located at the beginning of the Book of Dede Korkut, attracts attention. It is seen that Turks do not have difficulty in combining the values they have with sufism, which they have developed over time while living Islam. Because sufism, which is a journey into the dynamic and vast world of meaning of Islam, has guided the endless struggle of the Turks. This struggle, which is also seen in the story of Bogach Khan, is almost fused with the Turkish consciousness of ghaza and sufism’s concept of struggle. The fact that the warrior spirit of the Turks has shaped their entire lives and that the effort to discipline the soul, which is the most basic struggle of sufism, continues until the last breath is only one of the motivations of the Turkish-sufism unity. The Epic of Boğaç Khan is just one of the many events reflected in the culture and civilization of sufism and the Turks, who are the interlocutors of the endless struggle. When the experiences of Bogach Khan were examined, it was seen that many cultural motifs did not affect the cause and effect. It seems that coincidence has no place in the post-Islamic beliefs of the Turks, as it did before Islam. It can be said that Turks, who believe that the entire universe is in relationship with God, are culturally ready for almost all faiths of Islam, especially monotheism, in the context of belief, action and morality. Because it is understood that the metaphors in the plot of the Bogach Khan Epic, which is the subject of our study, have common meanings throughout the deep mystical history. In fact, sometimes the events in the epic are similar to the lives of the prophets of Islamic and pre-Islamic heavenly religions. In addition, similarities between the saint cult, one of the immortal figures of sufism, and the pre-Islamic Turkish belief system have been identified. What is more interesting than all of these is that the struggle in the Epic of Bogach Khan can be interpreted as a literal interpretation of some verses in the Holy Quran. These interpretations, made possible by sufi/Ishari commentary, also explain why the sufism was a decisive axis when the Turks adopted Islam. It is possible to say that some of the mystical metaphors used in this mandate epic are elements in which the spiritual heritage accumulated by the Turks throughout their long history was reinterpreted in the post-Islamic period. This article, which attempts to make a religious and mystical analysis of the Bogach Khan Epic through metaphors that will reinforce this claim, will be the first and original study.
Türk halk kültürünün temel sözlü eserlerinden Dede Korkut Kitabı birçok unsuru barındırmaktadır. Kitapta medeniyeti oluşturan öncüllerden, dini muhtevanın oldukça yoğun şekilde işlendiği görülmektedir. Türk toplumunun inanç tarihi elbette oldukça zengindir ve Dede Korkut Kitabı da bu mozaiğin nadide taşlarından biridir. Türklerin, İslam öncesi mistik inançlarının yer aldığı bu harmoni, İslam sonrası dönemde de uyum ve ahenk azalmamış; aksine arttırmıştır. Zira Türklerin yaşama dair benimsedikleri anlamlandırmanın neden olduğu müspet dönüştürme kabiliyetinin bu süreçte önemli bir etkisi olmuştur. Din ve toplumlara karşı bağnaz yaklaşım sergilemeyen Türklerin bu özellikleri İslamlaşma sonrası da devam etmiştir. Türk halk kültürünün asırlar boyunca benimsediği bu yaklaşım İslam sonrası dönemde tasavvuf merkezli bir yorumla devam etmiştir. Zira tasavvuf, İslam’ın derinliği olan yumuşak fakat aksiyoner yorumudur. Dede Korkut Kitabı’nın hemen başında yer alan Boğaç Han Destanı’nda gözlemlenen tasavvufi yorumun zenginliği dikkat çekmektedir. Türkler İslam’ı yaşarken kendinde var olan ve zamanla geliştirdiği değerlerini tasavvuf ile yoğururken zorlanmadıkları görülür. Çünkü İslam’ın dinamik ve engin anlam dünyasına dair bir yolculuk olan tasavvuf, Türklerin bitmeyen mücadelesine yenilik kazandırmıştır. Boğaç Han hikâyesinde de görülen bu uğraş Türk’ün gâza bilincinin tasavvufun mücâhede kavramıyla adeta mezcolmuştur. Türklerin savaşçı ruhunun tüm yaşamını şekillendirmiş olması ile tasavvufun en temel uğraş konusu olan nefsi terbiye etme çabasının son nefese kadar devam etmesi Türk-tasavvuf birlikteliğinin motivasyonlarından sadece biridir. Bitmeyen mücadelenin muhatabı olan Türkler ile tasavvufun kültür ve medeniyete yansımış birçok olaydan sadece birisidir Boğaç Han Destanı. Boğaç Han’ın başından geçenler incelendiğinde birçok kültürel motifin rastlantı eseri sebep-sonuca tesir etmediği görülmüştür. Türklerin İslam öncesinde olduğu gibi İslam sonrası inançlarında rastlantının yeri olmadığı görülmektedir. Bütün evrenin Tanrı ile ilişki içerisinde olduğuna inanan Türklerin inanç, eylem ve ahlak bağlamında İslam’ın başta tevhid olmak üzere hemen tüm akidesine kültürel olarak hazır olduğu söylenebilir. Zira çalışmamıza konu olan Boğaç Han Destan’ındaki olay örgüsü içerisinde yer alan metaforların mistik tarih boyunca ortak anlamlarda buluştukları anlaşılmaktadır. Hatta kimi zaman destandaki olayların İslam ve İslam öncesi semâvi dinlerin peygamberlerinin hayatlarıyla benzerlik göstermektedir. Bununla birlikte tasavvufi kültürün ölmeyen şahsiyetlerinden olan veli kültünün İslam öncesi Türk inanç sistemindeki benzerlikleri tespit edilmiştir. Bütün bunlardan daha ilginç olanı ise Boğaç Han Destanı’nda verilen mücadelenin Kur’an-ı Kerim’deki bazı âyetlerin âdete tefsiri şeklinde yorumlanabilmesidir. Tasavvufi/işâri tefsirin mümkün kıldığı bu yorumlar Türklerin İslam’ı benimserken neden tasavvufi geleneğin belirleyici bir aks olduğunun da izahı mahiyetindedir. Bu manada destanda kullanılan bazı mistik metaforların Türklerin uzun tarihi boyunca biriktirdikleri ruhsal mirasın İslam sonrası dönemde yeniden yorumlandığı unsurlar olduğunu söylemek mümkündür. Bu iddiayı pekiştirecek metaforlar üzerinden Boğaç Han Destanı’nın dini ve tasavvufi tahlilinin yapılmaya çalışıldığı bu makale ilk ve özgün çalışma olacaktır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Türk İslam Edebiyatı |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 5 Aralık 2024 |
Yayımlanma Tarihi | 15 Aralık 2024 |
Gönderilme Tarihi | 12 Ağustos 2024 |
Kabul Tarihi | 25 Eylül 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Sayı: 112 |
Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Velî Araştırma Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.