Bu yazıda XVI. yüzyıl şairlerinden Hamdî’nin III. Murad’a ithafen kaleme aldığı manzum pend-nâmesi incelenmiştir. Hamdî’nin Pend-nâme’si hikâye ve mev’iza başlıklarıyla bu türün özelliğini taşımakla birlikte hasbihâl başlığında şair kendi hayatına, devrine dair birçok bilgi vermiştir. Pend-nâme’de ilk önce aşkın merhaleleri anlatılmış, âşık-maşûk ilişkileri, mecâzî aşka yakalanmış âşığın akıbeti, İlahî aşka yöneliş ve hakîkî aşkı bulmanın yöntemleri ve bu yoldaki nasihatler ele alınmıştır. Şair 477 beyitlik mesnevi tarzında yazdığı eserine kendine ait beşer beyitlik iki tane de gazelini eklemiştir. Bu gazellerden ilki aşk hakkında iken ikincisi devrin sultanının övgüsüne dairdir. Hamdî, İstanbul dışında ismini belirtmediği bir yerde mülazemetini aldıktan sonra nâib olmuş fakat bulunduğu yerde kadılığa yükselememiştir. Hocasının da vefatı üzerine hamisiz kalmış ve kadılık hayali ile İstanbul’a gelmiştir. Kadı olmayı beklerken bu kez de Kefe kadısı nâibliği ile görevlendirilmiştir. Bu görevine giderken yolda bindiği gemi Karadeniz’de alabora olmuş ve tüm mal varlığını kaybetmiştir. Manzumesini de bu kazadan sonra hâlini sultana arz etmek için yazmıştır. 1577-1580 yılları arasında yazılmış olan eserde III. Murad’ın yanı sıra şehzadesine, Valide Sultan Nurbanu Sultan’a, musahip Şemsî Ahmed Paşa’ya ve isimleri belirtilmeden devrin vezirlerine övgüler vardır. Yazıda ilk önce pend-nâme türü hakkında kısa bilgilere yer verilmiş ardından manzumenin sahibi ve yazılış tarihi tespit edilmeye çalışılmıştır. Bu kısımdan sonra manzumenin şeklî unsurları ile muhtevası incelenmiş ve metnin özet çevrisinden sonra transkripsiyonlu hâli de makaleye dâhil edilmiştir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Sanat ve Edebiyat |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 17 Temmuz 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Sayı: 49 |