Ortalama insan ömrünün uzaması ve toplumların hızla yaşlanması sonucunda, yaşlı bireylerin insan hakları, uluslararası alanda giderek artan şekilde ilgi görmeye başlamıştır. Bu
gelişmeler üzerine, yaşlı bireylere yönelik belirli bir insan hakları yaklaşımının gerekli olup olmadığı üzerinde tartışılmaya başlanmıştır. Bu bağlamda, çocuklar, kadınlar, mülteciler,
engelliler gibi kırılgan ve dezavantajlı diğer kategorilerde olduğu gibi, bu alanda da özel bir uluslararası insan hakları sözleşmesi yapılmasına gereksinim olup olmadığının tartışılması
büyük önem taşımaktadır. Yine, COVID-19 pandemisinde karantina ve kişisel özgürlükleri kısıtlayan diğer önlemlerin nedeni olarak yaşlı bireylerin görülmesi ve suçlanması bir yana,
söz konusu salgın birçok alanda yerleşmiş olan yaş ayrımcılığını da açık etmiştir. Yaşlı bireyler üzerindeki bu orantısız etkileri göz önüne alındığında pandemi, nüfusun bu görünmez kesiminin insan haklarının korunmasındaki boşluklara ışık tutmuş ve mevcut hak ihlâllerini görünür hâle getirmiştir. Ayrıca, bu çalışmada da yer verilen, Birleşmiş Milletler bağımsız uzmanlarının yaşlı bireylerin haklarına özgü olarak İnsan Hakları Konseyi’ne sundukları kimi ülkelere ilişkin ulusal raporlar da, meselenin artık ihmâl edilemeyeceğini gözler önüne sermektedir. Tüm bu olumsuzluklar, yaşlı bireylerin haklarına özgülenmiş uluslararası düzeyde özel bir insan hakları sözleşmesinin yapılmasına gereksinim olup olmadığının
üzerinde durulmasını gerekli kılmaktadır.
yaşlı bireylerin hakları yaş ayrımcılığı insan hakları uluslararası hukuk
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Hukuk |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 24 Mart 2023 |
Gönderilme Tarihi | 14 Aralık 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Cilt: 1 Sayı: 1 |