Hakikat Ötesi, Hakikat Sonrası veya Gerçeğin/Hakikatin Önemsizleştirilmesi olarak Türkçeye çevrilen Post-Truth teriminin yeni olmamasına rağmen, konuyla ilgili araştırma sayısının 2016 yılından itibaren artmasıyla birlikte gelinen noktada, alan araştırmacılarının daha çok ilgisini çekmeye başlayan bir kavram olmuştur.
Literatürde, bir yandan kavram özelinde toplumsal çalışmalar yapılırken ve Post-Truth çağında yaşadığımız savunulurken, diğer yandan karşıt görüşler de alan araştırmalarında yer almaktadır.
Post-Truth kavramı, içinde yalanı barındıran bir kavramdır ve yalanların gerçekmiş gibi sunulduğu kompleks bir durumu açıklamaya çalışır, burada ilginç olan ise özellikle siyasilerin yalana başvurmasından ziyade halkın bu duruma, yalan olduğunu bilse bile hoşgörülü yaklaşmasıdır.
Günümüzde halk bilgi kaynağı olarak kitle iletişim araçlarını kullanmakta, araştırmalarını bu mecrada yapmaktadır. Kolay anlaşılır, zahmetsiz, teknik terimlerden uzak, sürükleyici, heyecanlandırıcı ve fakat temelsiz, kaynaksız ve niteliksiz bilgi yığınları, forumlar, sosyal medya ortamları aracılığıyla kısa sürede binlerce kişiye ulaşmaktadır. Bundan dolayı bilginin kaynağı belirsizleşmekte, bilginin kontrolü akademiden çıkmakta, sunulanlar alıcılar tarafından yalan olup olmadığına dair şüphe duymadan hap gibi alınmasına neden olmaktadır. İşte bu ortamlarda da zemin Post-Truth için daha elverişli hâle gelmektedir ve bu durumun siyasetle ilişkilendirilmesi kaçınılmazdır.
Bu çalışmada, sosyolojik açıdan etkisi henüz araştırılan Post-Truth döneminin özelliklerinin çokça yer bulduğu siyasi arenaya ve doğası gereği başat olarak siyasal iletişime yansımalarına ve etkisine dikkat çekilmek istenmiştir.
Hakikat Ötesi, Hakikat Sonrası veya Gerçeğin/Hakikatin Önemsizleştirilmesi olarak Türkçeye çevrilen Post-Truth teriminin yeni olmamasına rağmen, konuyla ilgili araştırma sayısının 2016 yılından itibaren artmasıyla birlikte gelinen noktada, alan araştırmacılarının daha çok ilgisini çekmeye başlayan bir kavram olmuştur.
Literatürde, bir yandan kavram özelinde toplumsal çalışmalar yapılırken ve Post-Truth çağında yaşadığımız savunulurken, diğer yandan karşıt görüşler de alan araştırmalarında yer almaktadır.
Post-Truth kavramı, içinde yalanı barındıran bir kavramdır ve yalanların gerçekmiş gibi sunulduğu kompleks bir durumu açıklamaya çalışır, burada ilginç olan ise özellikle siyasilerin yalana başvurmasından ziyade halkın bu duruma, yalan olduğunu bilse bile hoşgörülü yaklaşmasıdır.
Günümüzde halk bilgi kaynağı olarak kitle iletişim araçlarını kullanmakta, araştırmalarını bu mecrada yapmaktadır. Kolay anlaşılır, zahmetsiz, teknik terimlerden uzak, sürükleyici, heyecanlandırıcı ve fakat temelsiz, kaynaksız ve niteliksiz bilgi yığınları, forumlar, sosyal medya ortamları aracılığıyla kısa sürede binlerce kişiye ulaşmaktadır. Bundan dolayı bilginin kaynağı belirsizleşmekte, bilginin kontrolü akademiden çıkmakta, sunulanlar alıcılar tarafından yalan olup olmadığına dair şüphe duymadan hap gibi alınmasına neden olmaktadır. İşte bu ortamlarda da zemin Post-Truth için daha elverişli hâle gelmektedir ve bu durumun siyasetle ilişkilendirilmesi kaçınılmazdır.
Bu çalışmada, sosyolojik açıdan etkisi henüz araştırılan Post-Truth döneminin özelliklerinin çokça yer bulduğu siyasi arenaya ve doğası gereği başat olarak siyasal iletişime yansımalarına ve etkisine dikkat çekilmek istenmiştir.
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Ocak 2023 |
Gönderilme Tarihi | 15 Kasım 2022 |
Kabul Tarihi | 16 Aralık 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 |
All site content, except where otherwise noted, is licensed under a Creative Common Attribution Licence. (CC-BY-NC 4.0)