İslam toplumlarında tarihsel süreç içerisinde toplumsal alan ile siyaset kurumu arasında bazen uyum
bazen de karşı çıkış ve muhalefet ortaya çıkmıştır. Bu karşı çıkış ve muhalefet geçmişten günümüzde
İslam toplumlarında çeşitli kırılmaları beraberinde getirmiştir. Yaşanan ilk kırılma, Batı karşısında
yaşanan yenilgi ve bu yenilginin ortaya çıkardığı ve beslediği sorgulamalar sonucu beliren İslamcılık
akımıdır. İslamcılık emperyalizm, kolonyalizm gibi olguların sonuçlarına yönelik bir direnişi teşvik
etmekte ve değer üretimini geçmişten alan bir ideal toplum modeli kurmak istemektedir. İslami
muhalefetin ikinci kırılma noktasını 60’lar ve 70’lerde koloni olmaktan kurtulan rejimlerin modernist
müdahalelere yönelik direnişi oluşturmuştur. Hem kapitalist yapının aşırılıkları altında ezilen hem de
sosyalist dünyanın katı materyalizmi içinde kendine anlam kuramayanların tepkisi İslami yükselişi
beslemiştir. Üçüncü kırılma noktası ise Arap Baharı olarak tanımlanabilir. Arap Baharı, birdenbire
gerçekleşen bir tarihsel kırılma ya da Arap aydınlanması değildir. Çağdaş bir sosyal hareket biçiminde
yeniden üretilen İslamcılığın geleneksel kodları ve tarihselliği ile uyumludur. Baharın yarattığı yeni
atmosfer bölgedeki güç dengelerini değiştirmiş ve “İslamcıları iktidardan uzak tutma” hamlesi olarak
dış müdahalelerin etkisiyle karşılaşmış, süreç tersine dönmüştür. Buna rağmen tüm iniş çıkışlarıyla
demokratikleşme yolculukları uzun soluklu süreçlerdir. Türkiye son dönemde iç politikasında
gerçekleştirdiği demokratikleşme açılımlarına paralel olarak, Arap Baharı’nda da milletlerin iradesini
desteklemiş, dış politika yaklaşımını demokratikleşme, çoğulculuk ve insan hakları üzerinden yeniden
kurmuştur.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Nisan 2019 |
Gönderilme Tarihi | 10 Ocak 2019 |
Kabul Tarihi | 25 Mart 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Cilt: 9 Sayı: 2 |
All site content, except where otherwise noted, is licensed under a Creative Common Attribution Licence. (CC-BY-NC 4.0)