If we had to make a summary sentence about television in line with Bourdieu's thoughts, this sentence would undoubtedly be as 'television is a sub-field within the media and it is at the top of the list in terms of cultural production fields in the social structure and even the most important/dominant of cultural production fields'. Among Bourdieu's concepts, the trio of field, habitus and capital are undoubtedly the most widely used in studies that try to explain society and human in a sociological context. Bourdieu's general thought is that human beings are born into a cultural space (area), are shaped by the rules of this space (habitus), and also shape the space (area-habitus transformativeness), and that material gain (capital) significantly directs this mutual process. This study concentrates on the field of television in the axis of Bourdieu's field-habitus concepts. However, within the scope of the study, the focus is not on the direct content of television as a cultural production area, but on the space it opens for itself in the family-home and the new-home habitus shaped by this area. As it is known, in the first years of Turkey's introduction to television, there were televisions in only a few homes, and today, where television viewing rates are increasing day by day, there is at least one television in almost all households. In the interior design of the house, especially in the design of the living room, the starting point is the television. In other words, the television is placed first and then other items are positioned accordingly. Thus, television gains a furniture feature and leads to the production of new furniture suitable for itself, such as a television stand and unit. Even the showcase designs, which were indispensable furniture of living rooms/halls for a period, were designed with television in mind. House designs continue to change according to the change in the physical/technical characteristics of the television (from tube television to LC, LED television). In this study, firstly, Bourdieu's concepts of area-habitus and partially capital will be explained. Then, in general terms, the years when Turkey met with television will be mentioned and attention will be drawn to the space that television has opened for itself in the family-home and the new home-family habitus created by this area. The sample of the study, which will also examine the sociological dimension of the new cultural environment created by the houses shaped by television, is the family-home photos that can be associated with the television experience in the light of the television memories collected during the in-depth interviews with the Turkish audience, or some images published in the magazines/newspapers of the period and showing this situation. In the study, the discourses of these photographs were analyzed in the context of our subject, and in the rooms reserved for television by the television owners in their homes, both the television changed the layout of the room, the cabinets and units bought with the television made changes in the home arrangement, and both the covers, laces, trinkets, and photographs in the process of joining the television to the order at home. exhibits were used. As a result, it was observed in the study that the furniture included in the home environment with television domesticated this technological and cultural tool.
Bourdieu’nun düşünceleri doğrultusunda televizyona dair özet bir cümle kurmamız gerekseydi, kuşkusuz bu cümle, ‘televizyonun medya içerisinde bir alt alan olduğu ve toplumsal yapıdaki kültürel üretim alanları sıralamasında listenin başında yer aldığı ve hatta kültürel üretim alanlarının en önemlisi/dominantı olduğu’ şeklinde olurdu. Bourdieu’nun, kavramlarından, alan, habitus ve sermaye üçlüsü toplumu ve insanı sosyolojik bağlamda açıklama çabası güden çalışmalarda kuşkusuz en yaygın kullanılanlardır. Bourdieu’nun genel düşüncesi, insanın kültürel bir uzam içerisine doğduğu (alan), bu uzamın kurallarıyla şekillendiği (habitus) ve aynı zamanda alanı da şekillendirdiği (alan-habitus dönüşümselliği) ve bu karşılıklı süreci maddi kazancın (sermaye) önemli ölçüde yönlendirdiğidir. Bu çalışma, Bourdieu’nun alan-habitus kavramları ekseninde televizyon alanına yoğunlaşmaktadır. Fakat çalışma kapsamında, televizyonun bir kültürel üretim alanı olarak doğrudan içeriğine değil, onun aile – ev içerisinde kendisine açtığı alana ve bu alanla şekillenen yeni-ev habitusuna odaklanılmıştır. Bilindiği üzere Türkiye’nin televizyonla tanıştığı ilk yıllarda, sayılı evde televizyon mevcutken, televizyon izleme oranları her geçen gün giderek arttığı günümüzde neredeyse tüm evlerde en az bir televizyon bulunmaktadır. Evin iç tasarımında, özellikle salonun tasarımında, hareket noktası televizyon olmaktadır. Başka bir deyişle önce televizyon yerleştirilmekte ve ardından diğer eşyalar ona göre konumlandırılmaktadır. Böylece televizyon bir mobilya özelliği kazanmakta ve televizyon sehpası, ünitesi gibi kendisine uygun yeni mobilyaların üretilmesine yol açmaktadır. Oturma odalarının/salonların bir dönem vazgeçilmez mobilyası olan vitrin tasarımları dahi televizyon düşünülerek tasarlanmıştır. Televizyonun fiziksel/teknik özelliğinin değişimine (tüplü televizyondan LC, LED televizyona) göre ev tasarımları hala değişmeye devam etmektedir. Bu çalışmada öncelikle, Bourdieu’nun alan-habitus ve kısmen de sermaye kavramları açıklanacaktır. Ardından genel hatlarıyla Türkiye’nin televizyonla tanıştığı yıllara değinilecek ve televizyonun aile-ev içerisinde kendisine açtığı alana ve bu alanın oluşturduğu yeni ev-aile habitusuna dikkat çekilecektir. Televizyonla şekillenen evlerin yarattığı yeni kültürel ortamın sosyolojik boyutunun da irdeleneceği çalışmanın örneklemi Türkiyeli izleyicilerle yapılan derinlemesine görüşmelerde toplanan televizyon hatıraları ışığında televizyona dair deneyim ile ilişkilendirilebilecek aile-ev fotoğrafları ya da dönemin dergi/gazetelerinde yayınlanmış ve bu durumu gösteren bazı görsellerdir. Çalışmada bu fotoğrafların söylemleri, konumuz bağlamında analiz edilmiş ve televizyon sahiplerinin evlerinde televizyon için ayırdıkları odalarda hem televizyonun odanın düzenini değiştirdiği, televizyon ile eve alınan dolap ve ünitelerin ev düzeninde değişiklikler yaptığı, hem de televizyonun evdeki düzene katılma sürecinde gerek örtüler, danteller gerekse biblo ve fotoğraf sergilerinin kullanıldığı görülmüştür. Sonuç olarak çalışmada televizyon ile ev ortamına dâhil olan mobilyaların bu teknolojik ve kültürel aracı domestikleştirdiği izlenmiştir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Günlük Yaşam ve Tüketim |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 30 Ağustos 2023 |
Yayımlanma Tarihi | 1 Ekim 2023 |
Gönderilme Tarihi | 11 Temmuz 2023 |
Kabul Tarihi | 14 Ağustos 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Cilt: 13 Sayı: 4 |
All site content, except where otherwise noted, is licensed under a Creative Common Attribution Licence. (CC-BY-NC 4.0)