Toplumsal
gelişim sürecinde çalışma yaşamı açısından insanlık tarihine baktığımızda; ilki
tarım devrimi, ikincisi ise sanayi devrimi olmak üzere iki büyük kırılmanın
yaşandığı görülmektedir. Teknolojik ilerlemelerin birçok gelişmenin önünü
açtığı bir süreç olarak tanımlanan sanayi devrimi ise dört önemli aşama
çerçevesinde ele alınarak incelenmektedir. Buhar makinesi, kömür, çelik ve tekstil sektörünün ön planda
olduğu sanayileşmenin ilk aşamasını bazı tarihçiler Birinci Sanayi Devrimi
olarak nitelemektedirler. 19. Yüzyılda elektrik enerjisinin ve petrol, doğalgaz
gibi akaryakıt kaynaklarının kullanımı, elektrikli ve benzinli motorların
geliştirilmesi, otomobil, uçak vb. araçların bulunması sonucunda sanayileşme
yeni bir aşamaya ulaşmış ve bu gelişme İkinci Sanayi Devrimi olarak adlandırılmıştır.
1960’lı yıllardan itibaren bilgisayar teknolojisinin gelişmesi ve özellikle
1990’lı yıllarda bilgi teknolojilerinin ortaya çıkması Üçüncü Sanayi Devriminin
kapısını aralamıştır. Bilişim teknolojileri üretim sistemlerinin otomasyonunu
geliştirmekle kalmayarak, dijitalleşme dalgasının da önünü açmıştır. Bu bağlamda 2000’li yıllarla birlikte robot teknolojisinin
gelişmesi, yapay zeka, üç boyutlu yazıcılar, akıllı fabrika sisteminin oluşmasında büyük
rol oynayan nesnelerin
İnterneti, sürücüsüz arabalar gibi üretim yapısını tamamıyla değiştirmeye aday
gelişmeler de Dördüncü Sanayi Devrimi veya Endüstri 4.0 olarak
nitelendirilmektedir. Endüstri 4.0 olarak kabul edilen süreç; siber fiziksel sistemlere, yani sensörler yardımıyla
fiziksel dünyayı sanal bilgi işlem dünyasına bağlayan sistemlere geçiş, dijital
dönüşüm sürecini başlatmıştır.
Sanayi
devrimi, üretim süreci ile birlikte istihdam ve çalışma yaşamını değiştirirken;
ücret karşılığı çalışan işçiler açısından birçok sorunu da beraberinde getirmiştir.
Yaşanan sorunlar sendikaların ortaya çıkışına ve iş hukukunun doğuşuna sebep
olmuştur. Daha sonra Endüstri 2.0 süreci, sendikaların kitleselleşerek
güçlenmesine ve sosyal hayattaki rolünün artmasına, Endüstri 3.0 ile başlayan
küreselleşme olgusu sendikaların gücünün zayıflamasına, işsizliğin artmasına,
çalışma yaşamının esnekleşmesine yol açmıştır.
Bugün üretim
geçmişten oldukça farklı süreçlerle gerçekleştirilirken, yepyeni işler, meslekler
ve çalışma biçimleri ortaya çıkmakta, üretimin otomasyonu, yapay zekâ ve
giderek artan robotik teknolojiler eliyle gerçekleştirilmektedir. Bu yeni dönem
çalışma ilişkilerini değiştirecek potansiyellerle insanlığın üzerine
gelmektedir. Üretimde robotların kullanılmasıyla işsizliğin giderek artacağı,
sendikaların toplumsal yaşamdaki rolünün daha da azalacağı, iş ve sosyal
güvenlik alanında yeni düzenlemelerin kaçınılmaz olduğu görüşü ileri
sürülmektedir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Ocak 2019 |
Gönderilme Tarihi | 28 Aralık 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Cilt: 7 Sayı: 2 |
Bu eser Creative Commons Atıf 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.