II. Dünya Savaşı
sonrası dönem devletlerarası sıcak çatışmaların tamamlanmasına sahne olmuştur.
Ancak ilgili dönemde çeşitli bölgesel krizlerin de cereyan ettiği görülecektir.
Kore Savaşı ile tırmanan gerginlik Soğuk Savaş döneminin de yeni çatışmalara gebe
olacağı yönünde bir algı yaratmıştır. SSCB ise yeni dönemde yeni çatışmaların
ortaya çıkmaması için uluslararası çapta bir barış hareketinin öncülüğünü
yapmıştır. SSCB’nin barış söylemi ise dünya çapında bir barış örgütünün
kurulmasını beraberinde getirmiştir. 1949 yılında kurulan Dünya Barış Konseyi
küresel ölçekte dünya barışının sağlanması için faaliyetlerde bulunmaya
başlamıştır. Dünya Barış Konseyi’nin faaliyetleri ile paralel olarak Türkiye’de
de önce 1950 yılında Türk Barışseverler Cemiyeti (TBC) ardından da 1977 yılında
Barış Derneği kurulacaktır. Barış
Derneği, dünyada barışın yeniden tesis edilebilmesi için bir yanda Helsinki
Nihai Senedi’ni diğer yanda da üçüncü dünya ülkelerinin ulusal bağımsızlık
mücadelelerini gündeme alacaktır. ABD ve NATO’nun faaliyetlerinin dünya
barışını tehdit ettiğini iddia eden Barış Derneği, tüm dünya ülkelerinin mutlak
olarak silahsızlanmasını ve yeni savaş tehditlerinin tamamen ortadan kalkmasını
talep etmektedir. Ancak Dünya Barış Konseyi’nin kuruluşundaki SSCB etkisi ve
bunun Batı’da yarattığı olumsuz imajdan Barış Derneği de etkilenecek ve
Türkiye’nin “komünizmle mücadele” siyasetindeki listeye doğrudan dahil
edilecektir. Bu çalışma Barış Derneği’nin Türk siyasal hayatı içindeki yerini
analiz etmeye çalışacaktır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Aralık 2019 |
Gönderilme Tarihi | 9 Kasım 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Cilt: 8 Sayı: 2 |
Bu eser Creative Commons Atıf 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.