Stefan Zweig’ın 1927 yılında yayımlanan Karmaşık Duygular novellası baba ve oğul çatışmasını, orta sınıf bir aileye mensup genç bir adamın taşradan kente gittiğinde yaşadığı bocalamayı, kadın ve erkek ilişkilerinin belirsizliğini ve insanların topluma uyum sağlamak için gerçek eğilimlerini bastırarak bir benlik oluşturduklarını anlatır. Eserin anlatıcısı Profesör Roland, kendi hayatını anlatan biyografik kitabı görünce içsel bir yolculuğa çıkar. Ona göre biyografik bir anlatı, insan için tarihlere ve olaylara bağlı kalarak lineer bir hikâye oluşturabilir; çünkü insan özünün karmaşıklığı bu lineerliği kabul etmez. Entelektüel portresi ve öz portresi arasındaki farkı biraz naif biraz da alaycı karşılayan profesör, okuyucuyu bu farkı anlattığı bir hikâyeye sürükler. Bu çalışmanın amacı, damgalanan bir bireyin toplumla uzlaşabilmek için bazı savunma mekanizmaları kullandığını, eril söylemin erkekleri de baskı altına alan gücünü, insan benliğinin çok katmanlı bir yapısı olduğunu, kentin marjinal bireyler için hem güvenli hem de güvensiz bir zemin oluşturabildiğini sosyolojik bir perspektifle göstermektir. Bu perspektifi, Erving Goffman’ın damga, Anthony Giddens’ın modern çağda benlik yaratımı, Anna Freud’un savunma mekanizmaları örnekleri, Michel Foucault’nun cüzzamlı kavramı, Zygmunt Bauman’ın kent ve yabancı arasında kurduğu akışkan ilişki ve son olarak Engin Geçtan’ın varoluşçu psikiyatri üzerine yazdıkları ile harmanlayarak sosyolojik bir sonuca varmaktır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Derleme Makale |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 27 Ocak 2022 |
Gönderilme Tarihi | 22 Mart 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Cilt: 12 Sayı: 23 |