Amaç: Endometrium kanserli hastaların yaklaşık %20'si bilinen tedavi yöntemleri uygulandığı halde 5 yıl içinde hastalığa bağlı olarak kaybedilmektedir. Prognoz, nüks ve sağkalım esas olarak tümörün cerrahi evresine bağlıdır. Bu çalışmada kliniğimizde endometrium kanseri tanısı alarak 2005- 2007 yılları arasında opere edilen hastaların dosyalarını retrospektif olarak inceleyerek hastaların sosyodemografik özelliklerini ve endometriyum karsinomu ile ilgili operasyon tipleri, histopatolojik özellikleri, ve prognostik faktörleri araştırmayı amaçladık. Materyal ve Metod: Kadın Hastalıkları Kliniklerinde 2005 - 2007 yılları arasında çeşitli nedenlerle tedavi edilen 50 hasta çalışmaya dahil edildi. Hastaların yaşları, gravidaları, vücut kitle indeksleri, adet düzenleri, başvuru şikayetleri, histopatolojik ön tanıları, ön tanı için kullanılan yöntemleri, histopatolojik örneklemeleri, servikal tutulumları, yapılan operasyon, intraoperatif frozen örnekleme sonuçları, piyesteki patolojik invazyon bulguları, tümör tipleri, histolojik tümör grade'leri, çıkartılan piyes ya da lenf nodu örneklemelerinin tüm sonuçları ve batın yıkama sıvısı patolojik sonuçları not edildi. Bulgular: Hastaların tümüne Tip 1 ekstrafasial histerektomi ve bilateral salpingoooforektomi uygulandı. Hastaların %82'sinin Evre 1, %8'inin Evre 2, %8'inin Evre 3 ve %2'sinin Evre 4 olduğu gözlendi. Lenf nodu diseksiyonu yapılan 24 hastanın 2'sinde (%8.3) pelvik lenf nodu metastazı gösterildi. Bu hastalardan birinde ayrıca paraaortik lenfatik tutulum apendikse yayılım ve peritoneal yıkamada malign hücreler tespit edildi. Batın yıkama sıvısında malign hücreler 2 hastada tespit edildi. (1 seröz karsinom ve 1 az diferansiye adenokarsinom). Bu hastalar cerrahi Evre 3a ve 4b idi. Evre 1 ve 2 olan hastaların hiçbirinde peritoneal sıvı sitolojisi pozitif değildi. Grade 1 lezyonların genel olarak ?'den az invazyonla birlikte oldukları (%93.7), grade 2 tümörlerde ?' den fazla invazyonun %38.5 olduğu, grade 3 tümörler için bu parametrenin %75'e ulaştığı gözlendi. Endometrioid adenokanserlerde histolojik grade genellikle 1-2 iken diğer tümörlerde grade 2-3 olarak bulunmuştu. Lenfovasküler saha invazyonu 13 hastada (%26) tespit edildi. Bu hastalardan 1'i grade 1 (%7.7), 7'si grade 2 (%53.8), 5'i ise (%38.5) grade 3 tümörü olan hastalardı. Servikal yayılımı olan 7 hastanın 6'sında (%85.7) lenfovasküler alan invazyonu mevcuttu. Servikse yayılım olan hastaların 4'ü (%57.1) endometrioid adenokarsinom, 2 hasta az diferansiye adenokarsinom, 1' i ise (%14.3) seröz karsinom histolojisine sahipti. Sonuç: Hastaların sağkalımına etki eden değişkenler tümörün makroskopik ve mikroskopik yapısına bağlıdır. Tümörün histolojik tipi, histolojik grade'i, myometrial invazyon düzeyi, servikal yayılımı, lenf nodu tutulumu, batına veya adnekslere yayılımı, boyutu, lenfovasküler saha invazyonu ve hastanın yaşı prognostik değişkenler olarak belirlenmiştir.
Aim: Approximately 20% of patients with endometrial cancer die within five years depending on the disease despite all treatment modalities are applied. Prognosis, recurrence and survival are mainly dependent on the stage of disease. In this study, we evaluated retrospectively the patients' records that are diagnosed to be endometrial cancer in between 2005-2007. We aimed to investigate patients' socio-demographic characteristics, type of operation, histopathologic characteristics, and prognostic factors, Material and method: The study included 50 patients with histologically proven cancers of the endometrium between years 2005-2007 who attended to gynecology clinic. Patients' age, gravidity, body mass index, menstrual cycle, complaints, preliminary histopathologic diagnosis, the diagnostic methods used, histological sampling, cervical involvement, the operation, intra-operative frozen section sampling results, pathological invasion findings, tumor type, histologic tumor grade, or lymph nodes, peritoneal cytology and pathological results were noted. Results: All patients underwent type I extrafascial hysterectomy and bilateral salphingoophorectomy. 82% of patients were in stage 1, 8% in stage 2, 8% in stage 3 and 2% in stage 4. Two of the 24 patients with lymph node dissection (8.3%) showed pelvic lymph node metastases. One of these patients had also appendix, paraaortic lymph node involvement and positive peritoneal cytology. Positive peritoneal cytology was found in two patients. (1 serous carcinoma and one poorly differentiated adenocarcinoma). These patients were surgical stage 3a and 4b. Peritoneal fluid cytology was negative in all of the patients with stage 1 and 2 disease. Grade 1 lesions were typically associated with less than ? invasion (93.7%), whereas grade 2 and 3 tumors were associated with ?? myometrial invasion respectively (38.5%, 75%). Endometrioid adenocarcinomas were generally associated with histological grade 1-2 lesions whereas the other types were associated with grade 2-3. Lymphovascular invasion were detected in 13 patients (26%). Among these patients, one patient was grade 1 (7.7%), 7 grade 2 (53.8%), while 5 (38.5%) were grade 3 tumors. Six out of 7 patients that have cervical invasion (85.7%) had lymphovascular space invasion. Among them; 4 of patients with cervical invasion (57.1%) had endometrioid adenocarcinoma, whereas 2 had poorly differentiated adenocarcinoma, and 1 had serous carcinoma histology. Conclusion: The variables affecting survival depends on the macroscopic and microscopic structure of the tumor. Histologic type, histologic grade, myometrial invasion level, cervical spread, lymph node involvement, abdominal or adnexal involvement, size, lymphovascular invasion and patient age is designated as prognostic variables.
Diğer ID | JA96NR74DP |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Nisan 2010 |
Gönderilme Tarihi | 1 Nisan 2010 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2010 Cilt: 13 Sayı: 2 |