Öz
Oyun geliştirme araçları gittikçe daha çok insanın ulaşabileceği duruma geldikçe, video oyunları da salt eğlence olmaktan çıkarak, ancak eğlence değerini de kaybetmeksizin, bir sanat formu olmaya yaklaşmıştır. Ancak her ne kadar video oyunlarının sanatsal değeri daha fazla kabul görse de, ‘oyun’ tanımlaması, sanatla olan ilişkisinin çoğu zaman gözden kaçırılması problemini doğurmaktadır. Bu çalışmanın amacı, Little Nightmares, Inside ve Monochroma adlı oyunları merkezde Alman Dışavurumculuk olmak üzere oyunlarla bağlantılı diğer sanat akımları ve sessiz sinema çerçevesinde incelemek; bu oyunların psikolojik korku ve distopik dünyalar yaratırken sanatı nasıl bir dışa, vurum aracı olarak kullandığını açıklamaya çalışmaktır. İncelenen oyunlar, görsel ve tematik olarak benzer olmakla birlikte bağımsız oyunlardır. Bahsedilen noktalar, çalışmanın sınırlarını oluşturmuştur. Bu nitel çalışma için seçilen oyunlar göstergebilimsel çözümleme yöntemi ile analiz edilmiştir. Gerek oyun dünyasının inşası gerekse tekinsiz, baskıcı bir atmosfer oluşturmak için dışavurumculuğun imgeleri çarpıtma gibi tekniklerinden, ışık kontrastlarından; anlatılarını yalnızca görüntülerle, diyalog kullanmadan anlatabilmek için sessiz sinema döneminin yapısından ve sinematografik aygıtlardan faydalandıkları görülmüştür. Etkileşimli yapıları ve kendilerine has mekanikleri ise sanatı seyirlik olmaktan çıkarmakta, deneyimlenen bir mecraya dönüştürmektedir.